BODRUM YARIMADASI

 


Anadol'unun güneybatısındaki Karya bölgesinde bulunan dünyaca ünlü Bodrum Yarımadası 3 bin 500 yıllık tarihi ile,

Kadim medeniyetlerden miras aldığı kültür ve sanatı, doğal güzellikleri, özgün mimarisi, tarımsal zenginlikleri, gastronomisi, iklimi, denizi ve muhteşem koyları,

Sabaha kadar süren eğlence hayatı, ziyaretçilerin her türlü ihtiyacına cevap veren nitelikli ve farklı konseptteki konaklama tesisleri ile Türkiye’nin cennet köşelerinden birisidir.

Bir zamanlar ada statüsünde olan Bodrum Yarımadası onlarca antik kenti ve tarihi yapıları içinde barındırır.

Kuzey kıyısında Torba, Gölköy, Türkbükü, Gündoğan ve Yalıkavak yer alır.

Batı kıyısında Gümüşlük, Kadıkale ve Turgutreis sıralanırken güney kıyısında Akyarlar, Karaincir, Aspat, Bağla, Yahşi, Ortakent, Bitez ve Gümbet bulunur.

İç kesimlerde Konacık, Adayeri, Yakaköy, Dereköy, Peksimet, Karakaya, Dağbelen, Gökçebel, Dirmil, Geriş, Koyunbaba, Gürece ve İslamhaneleri yarımadayı tamamlarlar.

Milattan önceki çağlardan itibaren insanoğlunu kendine hayran bırakan Bodrum; Antik Çağ’dan günümüze Leleg, Karia, Pers, Dor, Helen, Roma, Bizans ve Osmanlı gibi çeşitli kültür ve uygarlıkların izlerini barındırır.

Ünlü Tarihçi Homeros tarafından “Ebedi Mavilikler Cenneti” olarak adlandırılan Halikarnassos, Yunan ve Anadolu uygarlıklarının kesişme noktası olan topraklar üzerinde kurulmuştur. Çeşitli uygarlıklara ait arkeolojik buluntular yöre ve çevresinin yedi bin yıllık bir geçmişi olduğuna işaret etmektedir.

Antik çağda Karya Bölgesinin en önemli liman kentlerinden olan Halikarnassos, tarihin babası olarak tanınan Herodotos ve tarihin ilk kadın amirali Artemis gibi pek çok önemli kişiyi yetiştirmiştir.

Karya, günümüz Türkiye'sinin güneybatı kıyısına verilen antik bir isimdir. Karya'nın kuzeydeki komşusu İyonya ve doğudaki komşusu Lidya'nın da bir bölümü günümüzdeki Muğla ili sınırları içinde yer almaktadır.

Karyalılar, M.Ö. Altıncı yüzyılda Lidyalıların, ardından Perslerin egemenliğine girmiştir. Persler Anadolu’yu satraplıklara ayırmıştır. Karya Bölgesi Hekatomnos Sülalesi tarafından yönetilmiştir.

Mausolos, Karya Satraplığının başkentini Mylasa’dan Halikarnassos’a getirmiş ve şehri yeniden imar ettirmiştir. Halikarnassos en parlak devrini bu yıllarda yaşamıştır. Mausolos 24 yıl süren yönetimi sırasında Mausoleion olarak anılan ve dünyanın yedi harikasından biri olan mezar anıtını yaptırmaya başlamış, ölümünden sonra karısı ve aynı zamanda kız kardeşi olan II. Artemis, anıtın yapımını sürdürmüştür.

M.Ö. 334’de Makedonya Kralı Büyük İskender, Anadolu’daki Pers egemenliği altındaki toprakları fethetmiştir. İskender’in ölümünden sonra bölge bir süre generalleri tarafından yönetilmiş, daha sonra Ptolemaioslar’ın ve Rodos’un egemenliğine girmiş, ancak Halikarnassos diğer kıyı şehirleri gibi bağımsızlığını korumuştur.

M.Ö. 133’te Romalıların, Bergama Krallığı’nın mirasçısı olarak Anadolu’da, Asia Eyaleti’ni kurmalarıyla birlikte Karia’da bu eyalete dahil olmuştur.

Şehir, 11. yüzyılın son çeyreğinde Türklerin eline geçmiş, XIII. yüzyılda Menteşe Beyliği topraklarına katılmıştır. Kanuni Sultan Süleyman’ın Rodos’u fethi ile birlikte Bodrum Osmanlı İmparatorluğu topraklarına katılmıştır.

Bodrum 11 Mayıs 1919 İtalyanlarca işgal edilmiş, 05.07.1921- İtalyan işgali sona erdirilmiştir.

Kaynaklar: 

1.Bodrum: Bodrum Tarihi - Bodrum Belediyesi 

2.Tarihçe ve Genel Bilgiler (mugla.gov.tr)

3. HALİKARNASSOS | Kültür Portalı (kulturportali.gov.tr)


DENİZ VE KÜLTÜR BAŞKENTİ MUĞLA

Türkiye’de tatil deyince, deniz ve Ege bölgesi aynı anlama gelir. Ege dendiğinde ise Muğla tatil yerleri ilk sıralarda yer alır.

Bölgenin en çok ilgi gören tatil destinasyonlarından olan Muğla turistik ve tarihi yerler açısından da oldukça zengin olmanın yanı sıra en güzel plajlara, otellere ve beldelere ev sahipliği yapar.

Toplam uzunluğu 1100 km'yi aşan deniz kıyıları ile Muğla, Ülkemizin en uzun sahil şeridine sahip ilidir. Masmavi denizlerin yemyeşil doğayla buluştuğu 17 ilçesiyle bir turizm cenneti olan bu özel şehri tanımaya çalışalım.

Antik Karya Bölgesi’nin en eski yerleşim yerlerinden biri olan Muğla, Türkiye’nin güneybatısında yer alır. Hem Ege hem de Akdeniz kıyılarına sahip bir ilimizdir.

Tarihi ve doğal güzellikleriyle ünlü olan Muğla, antik dönemlerden bu yana önemli bir yerleşim merkezi olmuştur.

Ayrıca, Muğla’nın tarihi dokusu ve doğal güzellikleri, her yıl milyonlarca yerli ve yabancı turisti kendine çeker.

Muğla’da gezilecek yerler arasında Bodrum, Marmaris, Turunç, Fethiye, Ölüdeniz, Kayaköy, Akyaka, Datça, Milas, Saklıkent Kanyonu ve Dalyan gibi popüler turistik bölgeler bulunur.

Adının nereden geldiği konusundaki yaygın söylentiye göre, ilin adı Selçuklu Sultanı Kılıçarslan’ın komutanlarından “Muğlu” Bey’in adından gelmektedir.

Büyük olasılıkla bölgeyi Muğlu Bey fethettiği için adı verilmiş, zamanla Muğla'ya dönüşmüştür. 1889 Aydın Vilayet salnamesinde rastlanan "Mobölla" adı ise kentin ortaçağdaki adıdır.

Muğla'nın tarihi dönemleri;

Antik Dönem

Muğla, antik çağlarda Karya olarak bilinen bölgenin bir parçasıydı. Bu dönemde bölge, Karyalılar ve Lelegler gibi yerli halklar tarafından iskan edilmiştir. Halikarnassos (bugünkü Bodrum) ve Knidos gibi önemli antik şehirler bu bölgede yer alır.

Roma ve Bizans Dönemi

Roma İmparatorluğu’nun genişlemesiyle birlikte, Muğla da Roma egemenliği altına girdi. Bu dönemde bölge, ticaret ve kültürel etkileşim açısından önemli bir merkez haline geldi. Bizans döneminde ise Muğla, Hristiyanlık açısından önemli bir yerleşim yeri oldu.

Selçuklu ve Osmanlı Dönemi

1071 Malazgirt Zaferi’nden sonra, Muğla Selçuklu Devleti’nin kontrolüne geçti. On üçüncü yüzyılda Menteşe Beyliği’nin merkezi oldu. 1424 yılında ise Osmanlı İmparatorluğu’nun bir parçası haline geldi.

Cumhuriyet Dönemi

Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulmasıyla birlikte, Muğla modern Türkiye’nin önemli turistik ve tarımsal bölgelerinden biri haline geldi. Günümüzde Muğla, tarihi ve doğal güzellikleriyle tanınan bir turizm cenneti olarak bilinir.

Muğla, antik kalıntılar açısından oldukça zengin bir bölgedir. İşte Muğla’da görebileceğiniz bazı önemli antik kentler:

1.Knidos Antik Kenti: Datça Yarımadası’nda yer alan bu antik kent, özellikle Afrodit Tapınağı ile ünlüdür. Ayrıca tiyatro, agora ve nekropol gibi yapılar da bulunmaktadır.

2.Kaunos Antik Kenti: Dalyan yakınlarında yer alan Kaunos, kaya mezarları ve antik tiyatrosu ile dikkat çeker. Ayrıca liman kalıntıları ve surlar da görülmeye değerdir.

3.Stratonikeia Antik Kenti: Yatağan ilçesinde bulunan bu antik kent, Roma ve Bizans dönemlerine ait kalıntılarla doludur. Agora, tiyatro ve hamam gibi yapılar burada görülebilir 

4.Lagina Antik Kenti: Yine Yatağan ilçesinde bulunan Lagina, Hekate Tapınağı ile ünlüdür. Antik kentin kutsal alanında anıtsal bir giriş kapısı ve sunak yeri gibi yapılar bulunmaktadır.

5.Euromos Antik Kenti: Milas yakınlarında yer alan Euromos, özellikle Zeus Tapınağı ile bilinir. Tapınağın sütunları günümüze kadar oldukça iyi korunmuştur.

6.Letoon Antik Kenti: Fethiye yakınlarında bulunan Letoon, UNESCO Dünya Miras Listesi’nde yer alır. Burada Leto, Apollon ve Artemis’e adanmış tapınaklar bulunmaktadır.

7.Heraklia Antik kenti: Milas-Söke çevresinde, antik dönemde ise Latmos Dağları ve Latmos Körfezi olarak bilinen bölgede yer alan Herakleia Antik Kenti, ormanlarla kaplı Beşparmak Dağları’ndadır. 

“Latmos” ve “Latmia” olarak da bilinen Herakleia, doğal güzellikleriyle ünlüdür. En parlak dönemini Helenistik Dönemde yaşamış olan Herakleia, deniz ticareti sayesinde zenginleşmiştir.




AVRUPA BAŞKENTİ BRÜKSEL

 


Belçika'nın yanı sıra Avrupa'nın da başkenti olan Brüksel, modern ve kozmopolit yapısının yanı sıra Orta Çağdan kalma tarihi yapıları ile otantik ve nostaljik atmosferini korumayı başaran etkileyici bir şehirdir.

Birkaç yüzyıl önce bir bataklığın kurutulması sonucu kurulmuş bir yerleşim yeri olması da oldukça ilginç. İlginç, çünkü adı da zaten ''Bataklığın içindeki yerleşim yeri'' anlamına geliyor.

Belçika’nın kültür, eğitim, ticaret, bilim ve sanayi alanlarında tam bir vahasıdır Brüksel.

On birinci yüzyıldan itibaren hızlı bir şehirleşme sürecine giren Brüksel, Avrupa’da Paris ve Venedik’le birlikte, ticaret yaşamının en canlı olduğu noktalardan birine dönüşmüş.

Farklı mimari akımların izlerini taşıyan kent sokaklarında on beşinci yüzyılda inşa edilen birçok yapı hala ayakta.

Zarif dekoratif süslemelerin kullanıldığı Art Nouveau akımının en güzel eserlerine ev sahipliği yapan meydanları, Place du Grand'ı saran tarihi binaları, lüks mağazaları ve antikacı dükkânları, kiliseleri ve kültürel yaşamıyla her bakımdan Avrupa Kıtasının kavşak noktasıdır Brüksel.

Brüksel için 2 günlük bir süre yeterli olur. Turistik yerlere kısa bir yürüyüş mesafesinde olmak için de Grand Place adı verilen şehrin ana meydandan şehir gezinize başlayabilir, önemli cazibe merkezlerine kısa bir yürüyüşten sonra ulaşabilirsiniz.

Görülmesi gereken cazibe merkezleri aşağıdaki gibidir.

1.Grand Place: Grote Markt olarak da bilinen Grand Place, Brüksel’in en ünlü meydanı ve şehrin kalbinin attığı yerdir.


2.Belçika Çizgi Roman Merkezi: Belgian Comic Strip Center olarak da bilinen Belçika’nın bu ünlü Çizgi Roman Merkezi’ne girdiğinizde ilk göreceğiniz şey Tintin’in Hedef Ay” macerasındaki roketin büyük bir modeli oluyor.

3.Marolles Flea Market (Bit Pazarı): Brüksel’in ünlü bit pazarı, Marolles Flea Market olarak bilinir ve turistler arasında Brüksel’de görülecek en güzel yerlerden biri.

4.Bois de la Cambre: Sadece Brüksel’in değil, Belçika’nın da en iyi parklarından biri olan Bois de la Cambre, hem yerel halkın hem de turistlerin favori gezi duraklarından biri.

5.Atomium: Brüksel’in en sıra dışı yapılarından biri olan Atomium, 1958 Dünya Fuarı için inşa edilmiş. Heysel Yaylası’nda bulunan, bir müze olarak faaliyet gösteren bu yapının üstündeki heykel aslında 165 milyar katına büyütülmüş bir demir kristalinin moleküler bileşimi.

6.Kraliyet Saint-Hubert Galerileri: Brüksel’in ilk kapalı alışveriş merkezi olarak bilinen Kraliyet Saint-Hubert Galerileri, üst düzey mağazalar, tiyatrolar, kafeler ve çeşitli benzersiz butiklerle kaplı süslü ve güzel dekorasyona sahip bir bina.

7.Mini Avrupa: Atomium’a oldukça yakın bir konumda bulunan Mini Avrupa, Brüksel’de gezilecek yerler listenize ekleyebileceğiniz en farklı noktalardan. Burası, Avrupa şehirlerinin ve anıtlarının minyatürlerini bulabileceğiniz büyük bir park.


8.Müzik Enstrümanları Müzesi: Brüksel’in en farklı müzelerinden biri olan Müzik Enstrümanları Müzesi, dünyanın müzik tarihini keşfedebileceğiniz en güzel yerlerden. Altı binden fazla müzik üreticisine ev sahipliği yapan müzenin bulunduğu bina daha çok gösterişli mimarisiyle dikkat çekiyor.

9.İşeyen Heykelleri Görün – Manneken Pis: Brüksel’de işeyen heykel çok. Bu işeyen heykeller arasında şüphesiz en ünlüsü küçük bir çocuğun işemesinin betimlendiği ”Manneken Pis”tir.


10.Notre Dame Du Sablon: Sablon’un Kutsal Hanımefendisi Kilisesi olarak da bilinen Notre Dame Du Sablon, şehirdeki en önemli dini yapılardan biri. Geç gotik bir tarza sahip olan kilise, günümüzde hâlâ ibadet yeri olarak hizmet vermekte ve Brüksel’in en çok ziyaret edilen turistik yapılarından biri.

11.Aziz Michael ve Aziz Gudula Katedrali: Brüksel’in diğer gotik kiliselerinden daha az süslüsü olan Aziz Michael ve Aziz Gudula Katedrali, Fransız yazar Victor Hugo tarafındanGotik tarzın en saf çiçeklenmesi” olarak adlandırılmış. 

12.Brüksel Adalet Sarayı & Hukuk Mahkemeleri: Brüksel’de ücretsiz olarak görülecek yerlerden biri olan Brüksel Adalet Sarayı, çok turistik bir yer olmasa da, şehirde yeteri kadar zamanınız varsa göz atabileceğiniz güzel mimariye sahip tarihi yapılardan.

13.Belçika Kraliyet Güzel Sanatlar Müzeleri: Brüksel’de tek bir müze görmeyi planlıyorsanız, Belçika Kraliyet Güzel Sanatlar Müzeleri‘nden başka bir yer aramanıza gerek yok. Burası, şehirdeki en değerli sanat koleksiyonlarına ev sahipliği yapan müze olduğu gibi, turistlerin en fazla zaman geçirdiği müze unvanına sahip.

14.Mont des Arts: 1956 yılında kurulmuş olan Mont des Arts, Brüksel’de gezilecek yerler listenize ekleyebileceğiniz en bilindik noktalardan biri. Burası, şehrin en fotojenik yerlerinden biri olarak bilinir ve daha çok akşam saatlerinde ışıkların açılmasıyla çok daha güzel bir görüntüye sahne olur.

15.Place Royale (Kraliyet Sarayı): Daha çok fotoğrafçıların popüler yerlerinden biri olan Kraliyet Sarayı, Belçika Kraliyet Ailesi tarafından resmi bir konut olarak kullanılıyor.

16.Brüksel Cinquantenaire Parkı: Cinquantenaire Parkı, daha çok hemen doğusunda yer alan, görkemli mimariye sahip sarayı ile dikkat çeken cazibe merkezlerinden biri. Berlin’in Brandenburg Kapısı’na çok benzeyen, kemerin ortasında bronz bir savaş arabasına sahip bir zafer takı barındırdığı için kolayca tanınabilir.

17.National Basilica of the Sacred Heart: Belçika’nın 75. yıldönümünü kutlamak amacıyla 1905 yılında inşa edilmiş olan National Basilica of the Sacred Heart (Kutsal Kalbin Ulusal Bazilikası), dünyanın en büyük beşinci büyük kilisesi olmasıyla dikkat çekiyor.

18.Kakao ve Çikolata Müzesi: Kakao ve Çikolata Müzesi 3 katlı bir yapı içerisinde bulunuyor. Müzenin yanı sıra binada bir çikolata dükkanı da bulunuyor.

19.Ascenseur des Marolles: Marolles Asansörü, Brüksel’in en popüler cazibe merkezlerinden biri. Aslında burası sadece Instagram fotoğrafları için tercih edilen bir çekim merkezi. Ancak asansörün bulunduğu yerden şehrin en güzel manzaralarından birini de seyredebiliyorsunuz.

20.Orta Afrika Kraliyet Müzesi: Orta Afrika Kraliyet Müzesi de, Brüksel’de gezilecek yerler listenize ekleyebileceğiniz tarih dolu müzelerden bir tanesi. Müzedeki koleksiyon ağırlıklı olarak eski Belçika kolonisi Kongo’dan ve bazı müzik aletleri, balo maskeleri ve ustaca oyulmuş tencere kapakları içeriyor.

26 Ekim 2014 Pazar, Brüksel...

Saat 16.30'da ayrıldığımız Burugge'den, yaklaşık 100 km güneydoğuda bulunan Brüksel'e 17.30'da ulaştık. İlk uğrak yerimiz, 1958 yılında Expo 58 fuarı için yapılmış anıtsal yapı, Atomium oldu.

EXPO sürecinde, 6 ay sergilenmek üzere hazırlanan Atomium, tıpkı Eyfel Kulesi gibi zamanla şehrin çekim merkezlerinden birine dönüşmüş.

Rehberimizin anlattıklarına göre, 102 metre yüksekliğindeki Atomium, Brüksel'in muhteşem görüntülerini, tüm yönleriyle, ziyaretçilerine sunmaktadır.

Dokuz devasa paslanmaz çelik küreye sahip olan yapı, 165 milyar kez büyütülmüş, tek bir demir kristal atomunu temsil etmektedir. Küreler, yürüyen merdivenler ve asansörlerle birbirine bağlanmıştır.

Gün batımında harika görüntüleri olan anıtsal yapının birçok konumdan fotoğraflarını çektikten sonra, Atomium'un eteklerinde yer alan Osseghem parkına göz gezdiriyorum. 170 dönümlük park, 1927'den 1935'e kadar, Brüksel'deki Dünya Sergisi kapsamında Leopold II adına yaratılmıştı.


Rehberimizin işareti üzerine otobüsteki yerlerimizi alarak Brüksel Grand Place, Brüksel'in tarihi merkezindeki UNESCO Dünya Mirası alanına gidiyoruz.

Özel koruma altına alınmış dünyanın en güzel şehir meydanlarından biri karşımıza çıktı. Meydandan çok, açık hava müzesi adeta. Adım adar atmaz büyüleniyorsunuz. Gotik tarzdaki belediye binası ve çeşitli loncaların görkemli binalarıyla kuşatılmış. Çevresindeki tarihi binaların dokusu hiç bozulmadan korunmuş.

Etrafımıza bakıp hiçbir ayrıntıyı kaçırmamak için didiniyorum... Etrafında kafeler, Restoranlar, alışveriş merkezleri, müzeler ve önemli resmi binaların olduğu merkezi bir yer. Meydanın her yanı ince işlemeler ve heykellerle dolu.

Meydanın etrafındaki sokaklar cıvıl cıvıl, çikolatacılar, patatesçiler, bir tarafta da pita alabileceğiniz restoranlar var. Harika! Rüya gibi...Gecesi daha da güzel...


Rehberimizin anlattıklarına göre; bu muazzam meydan, çiçek halı festivalleri, konserler, festivaller ve diğer etkinlikler için sıklıkla kullanılmaktadır. Grand Place, sadece tarih ve mimari açıdan önemli olmakla kalmaz, aynı zamanda şehrin sosyal ve kültürel hayatının merkezi konumundadır.

Meydanın ortasında, on beşinci yüzyılda inşa edilen Manneken Pis-İşeyen Çocuk heykeli bulunuyor. Brüksel'in simgelerinden biri olmuş. Haftanın bazı günleri ve kimi önemli kutlama günlerinde çocuğa özel temalı kıyafetler giydiriliyor ve heykelden halka ikram olarak su yerine bira veya şarap sunuluyormuş.

Meydanın çevresinde yer alan Kraliyet Galerileri, tarihi anıtlar olarak 2008 yılında Dünya Mirası listesine alınmışlar ve UNESCO'nun kültürel miras kategorisinde "Geçici Liste" ye dahil edilmişler.

Kaynak: https://yiyegeze.com/bruksel-gezilecek-yerler-brukselde-gezilecek-20-yer