ESKİŞEHİR ÇAĞDAŞ CAM SANATLARI MÜZESİ

 


Eskişehir ili Odunpazarı ilçesi Merkez sınırları içerisinde yer alan Çağdaş Cam Sanatları Müzesi; 2007 yılında Büyükşehir Belediyesi, Anadolu Üniversitesi ve Cam Dostları Grubu’nun iş birliği ile kurulmuştur.

Çağdaş Cam Sanatları müzesi üç tarihi evin restore edilmesiyle oluşan bina içinde yer almaktadır. Müze binasında, Çağdaş Cam Sanatları eserlerinin yanı sıra, bir tiyatro salonu da bulunmaktadır. 

2007 yılında hizmete açılan Çağdaş Cam Sanatları Müzesi’nde yerli ve yabancı çok sayıda sanatçının eseri sergilenmektedir. Türkiye’nin ilk cam müzesinde 58 yerli, 10 yabancı sanatçının eserleri teşhir edilmektedir.

Eskişehir Büyükşehir Belediyesi, Anadolu Üniversitesi ve Cam Dostları Grubunun iş birliği ile oluşturulan müze, haftanın altı günü ziyarete açıktır.

Atatürk Bulvarı üzerindeki Büyükşehir Belediyesi Odunpazarı Evleri Kent Müzeleri Kompleksi’nde, Odunpazarı Modern Müze ve Yılmaz Büyükerşen Balmumu Heykeller Müzesi ile ile aynı cadde üzerinde yer almaktadır. 


Müzenin daimi sergisinin yanı sıra, Almanya’dan Gernot H. ve Ursula Merker’in koleksiyonundan iki eser, Estonya’dan Eeva Kasper ve Mare Saare, Japonya’dan Nobuyuki Fujiwara, Polonya’dan Prof. Kazimierz Pawlak ve Piotr Stramski’nin bağışladıkları birer eser de sergilenmektedir.

Çağdaş Cam Sanatları Müzesi, Pazartesi hariç her gün açık olup 10.00-17.30 Giriş Ücretlidir. “Atatürk Lisesi” tramvay durağında inerek müzeye ulaşmak mümkündür. Şehir içi sefer yapan belediye otobüslerinin çoğu Odunpazarı’na gitmektedir. 







ESKİŞEHİR ODUN PAZARI EVLERİ

Bazı şehirler, bir bakıma, kendilerini yeniden yaratanlar ile anılırlar. Gaudi'nin Barselona'sı, Salvador Dali'nin Figueres'si, Mevlâna'nın Konya'sı...gibi.

Eskişehir de Yılmaz Büyükerşen ile anılan şehirlerden biri...

Yılmaz Büyükerşen’in damgasını vurduğu Eskişehir hep gezilecek yerler listemin ilk sıralarında yer almıştır.

Eskişehir en az 6.000 yıl öncesine dayanan zengin bir tarihe sahiptir. M.Ö. 4000'li yıllardan itibaren şehir, ticari hayatı canlandıran Asurlu tüccarlar sayesinde hareketli bir ticaret merkezi olarak gelişmiştir.

Sakarya Nehri'nden Porsuk Nehri'ne kadar uzanan verimli topraklar, Eskişehir'in ilk yerleşmesinde ve gelişmesinde önemli rol oynamıştır.

Hititler, M.Ö. 14. yüzyılda, Eskişehir merkezli güçlü bir devlet kurdu. Daha sonra Frigyalılar, Lidyalılar, Persler ve Büyük İskender'in imparatorlukları bölgeye hakim oldu.

Anadolu Selçuklu hükümdarları 1289 yılında Eskişehir'i Osman Gazi'ye devretti. Fatih Sultan Mehmet'in saltanatının ilk yıllarına kadar Ankara Beyliği'nin bir parçası olarak kaldı. 1451'den sonra Kütahya Beylerbeyliği'ne (Valilik) bağlandı.

Yenilenmiş-restore edilmiş evleriyle ve barındırdığı müzeleriyle öne çıkan Eskişehir Odunpazarı Eskişehir'in büyüleyici tarihi bir ilçesidir. 

Bu tarihi ahşap evler, belirli bir dönemin sosyal ve kültürel yaşamının bir kanıtıdır. Mimari benzersizlikleri, inşaatları sırasında kullanılan malzeme, teknik ve işçilikte yatmaktadır. Bu evler günümüzde artık yaygın olmayan bir teknolojiyi sergiliyor.

Odunpazarı Restorasyon ve Canlandırma Projesi önemli kilometre taşlarına imza attı. Barındırdıkları bahçelere göre sınıflandırıldılar.

Bahçesi olmayan evler parselin tamamını kaplarlar. Yan Bahçe Evleri, Arka Bahçe Evleri ve Ön Bahçe Evleri olmak üzere, her tür görüşe yer verecek şekilde planlanmışlardır.

Odun Pazarı evlerinin çoğu 2 ila 3 kat yüksekliğinde olup, inşa edildikleri dönemin yaşam tarzını ve aile büyüklüğünü yansıtıyor. Bodrum katlar genellikle moloz ve kerpiçten yapılırken, üst katlar ahşap kullanılarak kerpiçle doldurulmuştur.

Odunpazarı Evleri'nin Yenileme Projesiyle, Safranbolu evleri gibi alternatif bir turizm merkezi haline getirilmesi amaçlanmıştı.

100'den fazla tarihi ev titizlikle restore ve kültür turizmine entegre edilmiş olup, örnek kentsel gelişim projeleriyle Avrupa'nın önde gelen finans kurumlarının takdirini kazanmıştır. Daha fazla bilgi için Mehmet Akıncı’nın AKINCI 944 (mehmetakinci.com.tr) web sitesini ziyaret   edebilirsiniz.

18 Mart 2024 Pazartesi, Eskişehir...

Eskişehir'le ilk tanışmam, buna tanışma denirse, 12 Mart Muhtırası sonrasında gerçekleştirilen Balyoz Harekatında 110 gün yattığım Askeri Cezaevi ile oldu.

12 Mart 1971 tarihinde Türk Silahlı Kuvvetleri, dönemin cumhurbaşkanı Cevdet Sunay'a bir muhtıra vererek hükümeti istifaya zorlamışlar ve Nihat Erim Hükümeti işbaşına gelmişti.

İsrail Başkonsolosunun kaçırılıp, öldürülmesinden sonra, yurt çapında cadı avına çıkılmıştı. Bu avdan ben de nasibimi almış ve diğer yedi arkadaşımla birlikte tutuklanarak Isparta Kapalı Cezaevine gönderilmiştik.

Cezaevinde öldürülme riski üzerine, el altından Eskişehir Sıkıyönetim Komutanlığı'na başvurarak, Isparta'dan alınmamızı istemiş, isteğimiz yerine getirilmişti.

Kapalı Cezaevi araçlarıyla ulaştığımız Eskişehir'de, Askeri Cezaevi'ne götürülürken Köprübaşı'ndan geçmiştik.

İleride bir gün cezaevinden çıkarsam, Eskişehir’de, Porsuk Çayı kıyısındaki Köprübaşında oturup demli bir çay ya da soğuk bir bira içme sözü vermiştim kendime. Kısmet, 2010 yılının 19 Mayıs günüymüş.

İkinci kez 2011 yılında geldiğim Eskişehir'e üçüncü kez geliyorum. Geliyorum çünkü, bazı gezginlerin dediği gibi, Eskişehir bir Dünya Kenti...

Yılmaz Büyükerşen’in damgasını vurduğu Eskişehir hep gezilecek yerler listemin ilk sıralarında yer almıştır.

Açıkta bir tren biletim vardı. Zamanı dolmak üzereydi. 10 TL fark ödeyip kullandım. Ankara Gar'dan saat 9:30'da bindiğim Hızlı Tren ile saat 11:00'de Eskişehir'e geldim.

Eskişehir Gar'dan Porsuk Çayı'na ulaşıp, kıyısında yürüyerek Köprübaşı'na ulaştım fotoğraflar çekerek. Bir süre sonra da Odun Pazarı'nın yenilenmiş evlerinin yanı sıra neredeyse bütün müzelerin bulunduğu bölgeye ulaştım.


Bir rivayete göre Eskişehir’e yerleşmeyi düşünen ilk halk Odunpazarı ve şimdiki Porsuk Çayı’nın olduğu bölgeye birer koyun ciğeri asarlar. Hangisi çok dayanırsa orayı yerleşim bölgesi seçeceklerdir. Odunpazarı’na asılan ciğer daha geç bozulur ve ilk yerleşim burada oluşur. 

Odunpazarı Belediyesi ile Büyükşehir Belediyesinin ortaklaşa düzenledikleri ‘’Odunpazarı Evleri Yaşatma ve yenileme projesi’’ çerçevesinde önemli işler başarılmış.


Evler genel olarak; arsanın tümünü kapsayan konutlar, yan bahçeli, arka bahçeli ve ön bahçeli olarak planlanmıştır.

Pazaroğlu Sokaktan güneye doğru ilerlerken, bağlantılı sokaklara da uğrayarak fotoğraf çekmeye devam ediyor ve Acıçeşme Sokağa ulaşıyorum. Doğuya yöneliyor ve Çirikhoca Sokağı yardımıyla Kurşunlu Camii Külliyesine ulaşıyorum. 

Eskişehir’in güneyinde, Yukarı Mahalle Odun Pazarı’nda bulunan Kurşunlu Külliyesini, Kanuni Sultan Süleyman zamanında Osmanlı veziri Gazi Melek Mevlana Mustafa Paşa 1525 yılında yaptırmıştır.

Kubbesinin kurşunla kaplı olmasından ötürü de Kurşunlu Cami olarak tanınmıştır. Caminin yanı sıra yapı topluluğu misafirhane, yemekhane, mutfak, kervansaray ve Sıbyan mektebinden meydana gelmiştir. Çeşitli dönemlerde onarım geçiren cami l966 yılında müzeye dönüştürülmüştür.



ESKİŞEHİR ATLIHAN EL SANATLARI ÇARŞISI

 


Eskişehir’in en eski yerleşiminde turistik bir kimliği olan  Atlıhan El Sanatları Çarşısı, Eskişehir’in tarihi ve kültürel zenginliklerini yansıtan önemli bir mekan olup Odunpazarı’nda yer almaktadır.

1850 yılında Takattin Bey tarafından inşa ettirilen çarşı; çevre il ve ilçelerden gelen pazarcıların ve köylülerin hem hayvanlarına hem de kendilerine konaklama yeri bulacakları bir han olma özelliğine sahipti.

Bu tarihi çarşı, geleneksel el sanatları ürünlerinin üretildiği, teşhir edildiği ve satıldığı bir alan olarak hizmet vermektedir. 

Zemin ve birinci kat olmak üzere iki kattan oluşan Atlıhan’da 25 adet atölyesi ile el sanatlarımızın üretim, teşhir ve satışı gerçekleşmektedir.

Ayrıca, içinde lületaşı, gümüş, toprak kap ve cam atölyeleri de bulunmaktadır. Atlıhan, bölgenin sosyo-ekonomik ve sosyo-kültürel yapısını iyileştiren önemli bir aktör olarak kabul edilmektedir.

Bu tarihi ve kültürel zenginliği keşfetmek isteyenler için Atlıhan El Sanatları Çarşısı, Eskişehir’in önemli bir durak noktasıdır.

Atlıhan El Sanatları Çarşısı, Eskişehir’in çok önemli bir değeri olan lületaşının tüm dünyada etkin tanıtımı ve pazarlanması, ayrıca geleneksel sanatlarımıza emek ve hayat veren lületaşı ustalarımızın himaye ve teşvik edilmesi için 2005 yılında, Odunpazarı Belediyesi tarafından hizmete açılmıştır.  Daha fazla bilgi için Mehmet Akıncı’nın ( AKINCI 944 (mehmetakinci.com.tr)) web sitesini ziyaret   edebilirsiniz.


Bünyesinde yer alan 25 adet atölyesi ile el sanatlarımızın üretim, teşhir ve satışının yapıldığı Atlıhan El Sanatları Çarşısı, Türkiye’de lületaşını tanımak ve ürünlerini görmek isteyen vatandaşlarımızın ilk durağı haline gelmiştir.

Atlı Han, 1850’li yıllarda Eskişehir’in büyük toprak sahiplerinden Takattin Bey tarafından çevre köy, kasaba ve şehirlerden gelen pazarcıların, seyyahların ve köylülerin hem kendilerinin hem de hayvanlarının konaklamaları için yapılmıştı.

Her gün meydanda kurulan odun pazarına, odun satmak için gelen köylüler, önce Atlı Han’a uğrar; öküz arabalarını ve hayvanlarını buraya bırakır, pazara giderlerdi. Akşam olduğunda hana döner geceyi burada geçirirlerdi.


O dönemlerde, ahşaptan büyük bir giriş kapısı olan Atlıhan’ın ortasında geniş bir avlu bulunmaktaymış ki günümüzde de bu avlu bulunmaktadır. Kapının tam karşısındaki bölüm hayvanların barındırıldığı ahır kısmı idi.

Günümüzde de konukların oturup nefeslendikleri ve bir şeyler içtikleri bir yer olup; sağından ve solundan çıkılan merdivenlerle ulaşılan üst katta lüle taşından yapılan hediyelik eşya dükkanları yer almaktadır.

Girişteki avlunun sağında ve solundaki barınaklarda ise yan yana dizilmiş köylüler gecelerken, ekonomik yönden daha hallice olanlar üst kattaki yatakhanelerde gecelemekteydiler.

Hayvanların ve geceleyen insanların su gereksinmeleri avlu ortasındaki kuyudan çıkarılan su ile giderilmekteydi.


Han, Odunpazarı Evleri Yaşatma Projesi kapsamında, 2006 yılında, aslı göz önünde bulundurularak ”Atlıhan” adıyla, Odunpazarı Belediyesi tarafından yenilenmiştir.

675 metrekarelik bir alanda yer alan han, geleneksel mimari unsuları da içinde barındırmaktadır. Zemin ve birinci kat olmak üzere iki bölümden oluşan Atlıhan, bölgenin ekonomik ve kültürel yapısına önemli katkılar sağlayan bir yer haline gelmiştir.

Eskişehir elsanatlarının en güzel örneklerinden biri olan Lületaşı eserlerinin yüzlerce çeşidini ve en güzellerini Atlıhan’da bulabilirsiniz.

Daha fazla bilgi için Mehmet Akıncı’nın ''https://www.mehmetakinci.com.tr'' web sitesindeki Eskişehir sayfalarını ziyaret edebilirsiniz.


ESKİŞEHİR PORSUK ÇAYI KÖPRÜLERİ

 


Porsuk Çayı ve üzerindeki köprüler, Eskişehir’in simgesi ve Yılmaz Büyükerşen'in kente hediyesi olarak bilinir. Bu doğal güzellik, şehre ılıman ve sıcak bir atmosfer katar. 

Porsuk Çayı, Bisikletle yanından geçilen, köprülerinde fotoğraf çekilen ve gondol ile tekne turları yapılan harika bir su yoludur. Kendinizi dünyanın başka bir yerinde, turistik bir gezide hissettiren bir doğa harikasıdır.

Sakarya Nehri’nin en uzun koludur Porsuk Çayı. Eskişehir’in tam ortasından geçen bu çay, halk arasında “Adalar” ve “Köprübaşı” olarak da anılır.

Eşsiz bir planlama ile oluşturulan çevresindeki kafe ve işletmeler sayesinde, pastel renkli evlerin ve işletmelerin de suda yansıyan manzaralarını karşınıza alarak vakit geçirebilirsiniz.

Porsuk Çayı, bazı kaynaklarda “Türkiye’nin Venedik’i” olarak nitelendirilir. Çevresi yeşillendirilmiş ve doğal bir görüntü elde edilmiştir.

Su toplama havzası oldukça dikkat çekici ve yıllık su debisi 300 milyon m³ olarak ifade edilir. Tarımsal sulama ve evsel su temini için kullanılan Porsuk Çayı, son dönemde belediyecilik çalışmalarıyla daha da değerli hale gelmiştir.

Adalar Bölgesi, Porsuk Çayı’nın etrafında konumlanmış ve halk arasında “Adalar” olarak adlandırılan bir bölgedir. Bu bölgede çayın etrafında birçok işletme hizmet vermektedir. Yerli halkın yanı sıra üniversite öğrencileri de Adalar’da vakit geçirir.

Porsuk Çayı’nın güzelliklerini daha detaylı incelemek ve keşfetmek isterseniz gondol ve tekne turlarını tercih edebilirsiniz.

Gondol turları hafta içi 10:00-18:00, hafta sonu ise 10:00-19:00 saatleri arasında hizmet vermektedir. Turda yer alan ve görülmesi gereken yerler arasında bulunan Kent Park Eskişehir de bulunmaktadır.

Gondol turları için fiyatlar şu şekildedir: 15 dakika süren ring turu, kişi başı 50 TL, 2024 Gondol Turu: 300 TL. Ve Uzun Tur: 600 TL'dir.

Daha fazla bilgi için Mehmet Akıncı’nın AKINCI 944 (mehmetakinci.com.tr) web sitesini ziyaret   edebilirsiniz.


19 Mayıs 2010 Çarşamba, Eskişehir...

12 Mart 1971 tarihinde Türk Silahlı Kuvvetleri, dönemin cumhurbaşkanı Cevdet Sunay'a bir muhtıra vererek hükümeti istifaya zorlamışlar ve Nihat Erim Hükümeti işbaşına gelmişti.

İsrail Başkonsolosunun kaçırılıp, öldürülmesinden sonra, yurt çapında cadı avına çıkılmıştı. Bu avdan ben de nasibimi almış ve diğer yedi arkadaşımla birlikte tutuklanarak Isparta Kapalı Cezaevine gönderilmiştik.

Cezaevinde öldürülme riski üzerine, el altından Eskişehir Sıkıyönetim Komutanlığı'na başvurarak, Isparta'dan alınmamızı istemiş, isteğimiz yerine getirilmişti.

Kapalı Cezaevi araçlarıyla ulaştığımız Eskişehir'de, Askeri Cezaevi'ne götürülürken Köprübaşı'ndan geçmiştik.

İleride bir gün cezaevinden çıkarsam, Eskişehir’de, Porsuk Çayı kıyısındaki Köprübaşında oturup demli bir çay ya da soğuk bir bira içme sözü vermiştim kendime. Kısmet, 2010 yılının 19 Mayıs günüymüş.

Ankara-Eskişehir hattında çalışan hızlı trenin Eskişehir'i yakınlaştırdığını öğrenmiştim. Eşimle birlikte Ankara’dan saat 8.00 de bindiğimiz hızlı trenle, ortalama bir buçuk saatlik yolculuktan sonra, 9.30 da Eskişehir de, 9.45 te de Eskişehir Porsuk Çayı kıyısında bulmuştuk kendimizi.

Aman Allah’ım, O da ne?...

Gözlerime inanamadığım bir manzara ve çevre düzenlemesiyle karşılaşmıştık. Tasarımları bizzat Büyükşehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen tarafından yapılmış köprülerden birinden, kenti ikiye ayıran Porsuk Çayına bakıyorduk.


Çayın iki yakasına sıralanmış pastel renkli evlerin görüntüleri suda yansıyarak, su ve ışığın birleşmesiyle masalımsı bir hava yaratıyordu.

Bu haliyle, Rüyalar ve Âşıklar Kenti Venedik aklımıza geldi. Hepsi birbirinden güzel ve farklı renklere boyanmış binalar; suların içinde, yüz yıllardır solmayan nadide çiçeklere benziyordu.

Eskişehir'de, kirliliği ve çevresinin bakımsızlığı nedeniyle yıllarca kentte yaşayanlardan ilgi görmeyen Porsuk Çayı, Büyükşehir Belediyesi'nin yaptığı temizlik, çevre düzenlemesi ve üzerindeki köprülerin yenilenmesiyle yeniden hayata dönmüştü.

Porsuk Çayı'nın iki kıyısında yeşillendirilmiş ortam içerisine yapay plaj oluşturan belediye, son olarak da denizi olmayan kentte kurduğu tersanede Amsterdam tipi motorlu tekneler ve Venedik tipi gondollar üretmeye başlamıştı.


Kentlerin içinden geçen nehirlerin, kentlere masalımsı bir hava kattığının bir kez daha farkına varıyorum ve içimden Yılmaz Büyükerşen’e binlerce kez teşekkür ediyorum. Ankara ve Ankara Çayı aklıma gelince, gerçekten çok üzülüyorum.

Ankara’da, 1960 lı yıllarda, Ankara’ya ayrı bir güzellik katan çayların ve nehirlerin üzerlerinin betonla kapatılarak yok edilmesi aklıma geliyor. Ankara’nın içinden geçen Ankara Çayı da Porsuk Çayı gibi düzenlenebilir ve Ankara’ya bambaşka bir hava katabilirdi.

Geçmiş yıllarda; BBC Televizyonu'nun çeşitli ülkeler arasında seçilen 12 şehrin ve başarılı yöneticisinin anlatıldığı '12 Şehir ve Kahramanı' adlı belgesel yapılmıştı.

Programında Eskişehir'e ve Yılmaz Büyükerşen'e yer verilmiş. Eskişehir'i, kaybolmaya yüz tutan kültür ve tabiat varlıklarını yeniden hayata kavuşturan önemli bir değişim ve dönüşüm kenti olarak gösteren program BBC World News Televizyonu'nda yayınlanmıştı.


Eskişehirliler için gurur verici bir haber olmalı diye düşünüyorum. "BBC bu konuda, dünya ülkelerindeki çeşitli şehirleri arasındaki büyük değişim ve dönüşüm projelerini incelemişti. Elemelerden sonra, önce 20 ülke seçilmiş, sonra 12'ye indirilmiş.

Yılmaz Büyükerşen'in o dönemde yaptığı açıklama şöyleydi. ''Biz ilk 20'nin ve 12'nin içerisinde yer aldık. Gruplandırma yapmışlar programda. Biz, Çin ve Hindistan'da seçilen yenileme, özellikle kültür ve tabiat varlıklarının dönüşümüyle şehirde büyük bir transformasyon yaratan şehirler arasında yer aldık.

Çin ve Hindistan'daki dönüşümler arasında bizim aramızda bir fark var. Gerek Çin ve gerekse Hindistan'daki projeler çeşitli finans kuruluşları tarafından desteklenmişti. Ama biz kendi kıt imkânlarımızla dönüşümü sağlamak için malzemeler ürettik."

Paris ve Viyana gibi, içinden çok büyük nehirlerin geçtiği kentlerde de yapay plajların oluşturulduğunu kaydeden Yılmaz Büyükerşen, buralardaki plajların suyunda yüzülmediğini sadece güneşlen ilebildiğini söylemişti.

Eskişehir’deki yapay plajda yüzülebileceğini de anlatan Yılmaz Büyükerşen şöyle konuşmuştu: “Bizler çocukluğumuzda yüzmeyi Porsuk Çayı’nda öğrenmiştik. O zamanlar Porsuk Çayı’nda 1970’lerde başlayan kirlenme yoktu.

Porsuk’ta balık tutardık. Başkan olarak seçildikten sonra, Porsuk’un tekrar eski günlerine döndürülerek, yaz tatillerinde deniz kenarlarına gidemeyen ailelerin çocuklarının, bizlerin 40 yıl önce yaptığı gibi Eskişehir’de ve daha güvenlikli koşullarda yüzme öğrenmelerini istedim.

Porsuk Çayı’na da kısa sürede hayat verdik. Kentin en önemli değerlerinden olana Porsuk, hak ettiği görünümü kazandı. Porsuk’un 10 yıl önceki kötü görünümünü vatandaşlara unutturduğumuz için övünüyorum.


Eskişehir’in adeta gerdanlığı Porsuk Çayı’na elmas bir taş ekleyeceğiz. Eskişehir Büyükşehir Belediyesi 19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramı nedeniyle Porsuk Çayı'nda gösteri amaçlı dragon yarışları düzenledi.

''Şehr-i Aşk Eskişehir’ sloganıyla yola çıkan Eskişehir Büyükşehir Belediyesi, kentin aşkla ve sevgiyle özdeşlemesini hedefliyor.

Yunus Emre'nin şehri Eskişehir'in, aşk ve sevgi şehri olduğunu vurgulamak amacıyla Büyükşehir Belediyesi tarafından Porsuk Çayı üzerinde Şehr-i Aşk adında bir ada oluşturuldu.

Şehr-i Aşk’ konseptiyle aynı ismi taşıyan adanın, Eskişehir’in birbirini seven herkesin ziyaret edeceği bir çekim noktası haline gelmesi amaçlanıyor.



BÜYÜKERŞEN İLE ÖZDEŞLEŞEN ESKİŞEHİR

 


Bazı şehirler, bir bakıma, kendilerini yeniden yaratanlar ile anılırlar. Gaudi'nin Barselona'sı, Salvador Dali'nin Figueres'i, Mevlana'nın Konya'sı...gibi. Eskişehir de Yılmaz Büyükerşen ile anılan şehirlerden biri olup, gezginlerin mutlaka görmesi gerekiyor.

Eskişehir; başta Porsuk Çayı ve Odun Pazarı Evleri olmak üzere, parklarından meydanlarına, köprülerinden oturma sıralarına kadar şehri donatan heykelleriyle ünlü büyülü bir şehir.

Modern bir gezgin olarak, Türkiye’de bu kadar sanatla iç içe yaşayan bir başka şehir daha görmedim. Öyle ki, içinde farklı ülke sanatçıların eserlerinin sergilendiği bir Heykel Parkı bile var.

Eskişehir’in vizyoner Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen burayı heykel şehri yapmaya kendini o kadar adamış ki, şehirdeki 100 heykeli kendi elleriyle yapmış.

Sanatçı kişiliği ile de bilinen Başkan, hala fırsat buldukça belediyenin heykel atölyesine girip yeni eserler üretmiş. Belediye Başkanlığını bıraktıktan sonra daha da üretici bir kimlik kazanacağı kesin.

Eskişehir en az 6.000 yıl öncesine dayanan zengin bir tarihe sahiptir. M.Ö. 4000'li yıllardan itibaren şehir, ticari hayatı canlandıran Asurlu tüccarlar sayesinde hareketli bir ticaret merkezi olarak gelişmiştir.

Sakarya Nehri'nden Porsuk Nehri'ne kadar uzanan verimli topraklar, Eskişehir'in ilk yerleşmesinde ve gelişmesinde önemli rol oynamıştır.

Hititler, M.Ö. 14. yüzyılda, Eskişehir merkezli güçlü bir devlet kurdu. Daha sonra Frigyalılar, Lidyalılar, Persler ve Büyük İskender'in imparatorlukları bölgeye hakim oldu.

Anadolu Selçuklu hükümdarları 1289 yılında Eskişehir'i Osman Gazi'ye devretti. Fatih Sultan Mehmet'in saltanatının ilk yıllarına kadar Ankara Beyliği'nin bir parçası olarak kaldı. 1451'den sonra Kütahya Beylerbeyliği' ne (Valilik) bağlandı.

Daha fazla bilgi için Mehmet Akıncı’nın AKINCI 944 (mehmetakinci.com.tr) web sitesini ziyaret   edebilirsiniz.


Bu özet tarihçeden sonra gezimize, şehre ayrı bir güzellik katan, Porsuk Çayı ve üzerindeki köprülerle başlayalım.

Porsuk Çayı, temizlik ve çevre düzenlemesiyle yeniden hayata dönmüş olup, nehirde gondol ve tekne turları da düzenlenmektedir.

Tasarımları Büyükşehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen tarafından yapılan Porsuk Çayı Köprüleri, Eskişehir’in tarihi ve kültürel zenginliklerini yansıtan önemli simgelerden biridir.

Çevre düzenlemesiyle büyüleyici bir atmosfer sunan Porsuk Çayı, iki yakasına sıralanmış pastel renkli evlerin görüntülerini suyunda yansıyarak ortama masalımsı bir hava katar.

Eskişehir’in simgesi haline gelen bu köprüler, Rüyalar ve Âşıklar Kenti Venedik’i anımsatır.

Hamamyolu Caddesi, Eskişehir’in tarihini yansıtan önemli bir mekandır. Eskiden dere yatağı olan bu cadde, akasya, çam ve çınar ağaçlarıyla süslüdür.

Anadolu Selçuklu dönemine ait Alâeddin Camii'nin de içinde yer aldığı Yediler Parkı, kuşları ve güvercinleriyle ünlüdür. Burada dinlenip çay içebilirsiniz.

Yenilenmiş-restore edilmiş evleriyle ve barındırdığı müzeleriyle öne çıkan Eskişehir Odunpazarı Eskişehir'in büyüleyici tarihi bir ilçesidir.

Bu tarihi ahşap evler, belirli bir dönemin sosyal ve kültürel yaşamının bir kanıtıdır. Mimari benzersizlikleri, inşaatları sırasında kullanılan malzeme, teknik ve işçilikte yatmaktadır. Bu evler günümüzde artık yaygın olmayan bir teknolojiyi sergiliyor.


Odunpazarı Evleri'nin Yenileme Projesiyle, Safranbolu evleri gibi alternatif bir turizm merkezi haline getirilmesi amaçlanmıştı.

100'den fazla tarihi ev titizlikle restore ve kültür turizmine entegre edilmiş olup, örnek kentsel gelişim projeleriyle Avrupa'nın önde gelen finans kurumlarının takdirini kazanmıştır.

Atlıhan El Sanatları Çarşısı, Eskişehir’in tarihi ve kültürel zenginliklerini yansıtan önemli bir mekandır. Bu çarşı, 25 atölyesinde el sanatlarının üretildiği, sergilendiği ve satıldığı bir alan olarak hizmet vermektedir. Özellikle lületaşı ürünlerini görmek isteyenler için önemli bir durak haline gelmiştir.

Atlıhan El Sanatları Çarşısı, Eskişehir’in zengin kültürel mirasını keşfetmek isteyenler için mutlaka görülmesi gereken bir noktadır.


Eskişehir’in tarihi ve doğal güzelliklerini keşfetmek için bu rotaları takip edebilirsiniz. Daha fazla bilgi için Mehmet Akıncı’nın,

(https://www.mehmetakinci.com.tr) Web sayfalarında Eskişehir yazılarını okuyabilirsiniz.