ESKİŞEHİR PORSUK ÇAYI KÖPRÜLERİ

 


Porsuk Çayı ve üzerindeki köprüler, Eskişehir’in simgesi ve Yılmaz Büyükerşen'in kente hediyesi olarak bilinir. Bu doğal güzellik, şehre ılıman ve sıcak bir atmosfer katar. 

Porsuk Çayı, Bisikletle yanından geçilen, köprülerinde fotoğraf çekilen ve gondol ile tekne turları yapılan harika bir su yoludur. Kendinizi dünyanın başka bir yerinde, turistik bir gezide hissettiren bir doğa harikasıdır.

Sakarya Nehri’nin en uzun koludur Porsuk Çayı. Eskişehir’in tam ortasından geçen bu çay, halk arasında “Adalar” ve “Köprübaşı” olarak da anılır.

Eşsiz bir planlama ile oluşturulan çevresindeki kafe ve işletmeler sayesinde, pastel renkli evlerin ve işletmelerin de suda yansıyan manzaralarını karşınıza alarak vakit geçirebilirsiniz.

Porsuk Çayı, bazı kaynaklarda “Türkiye’nin Venedik’i” olarak nitelendirilir. Çevresi yeşillendirilmiş ve doğal bir görüntü elde edilmiştir.

Su toplama havzası oldukça dikkat çekici ve yıllık su debisi 300 milyon m³ olarak ifade edilir. Tarımsal sulama ve evsel su temini için kullanılan Porsuk Çayı, son dönemde belediyecilik çalışmalarıyla daha da değerli hale gelmiştir.

Adalar Bölgesi, Porsuk Çayı’nın etrafında konumlanmış ve halk arasında “Adalar” olarak adlandırılan bir bölgedir. Bu bölgede çayın etrafında birçok işletme hizmet vermektedir. Yerli halkın yanı sıra üniversite öğrencileri de Adalar’da vakit geçirir.

Porsuk Çayı’nın güzelliklerini daha detaylı incelemek ve keşfetmek isterseniz gondol ve tekne turlarını tercih edebilirsiniz.

Gondol turları hafta içi 10:00-18:00, hafta sonu ise 10:00-19:00 saatleri arasında hizmet vermektedir. Turda yer alan ve görülmesi gereken yerler arasında bulunan Kent Park Eskişehir de bulunmaktadır.

Gondol turları için fiyatlar şu şekildedir: 15 dakika süren ring turu, kişi başı 50 TL, 2024 Gondol Turu: 300 TL. Ve Uzun Tur: 600 TL'dir.

Daha fazla bilgi için Mehmet Akıncı’nın AKINCI 944 (mehmetakinci.com.tr) web sitesini ziyaret   edebilirsiniz.


19 Mayıs 2010 Çarşamba, Eskişehir...

12 Mart 1971 tarihinde Türk Silahlı Kuvvetleri, dönemin cumhurbaşkanı Cevdet Sunay'a bir muhtıra vererek hükümeti istifaya zorlamışlar ve Nihat Erim Hükümeti işbaşına gelmişti.

İsrail Başkonsolosunun kaçırılıp, öldürülmesinden sonra, yurt çapında cadı avına çıkılmıştı. Bu avdan ben de nasibimi almış ve diğer yedi arkadaşımla birlikte tutuklanarak Isparta Kapalı Cezaevine gönderilmiştik.

Cezaevinde öldürülme riski üzerine, el altından Eskişehir Sıkıyönetim Komutanlığı'na başvurarak, Isparta'dan alınmamızı istemiş, isteğimiz yerine getirilmişti.

Kapalı Cezaevi araçlarıyla ulaştığımız Eskişehir'de, Askeri Cezaevi'ne götürülürken Köprübaşı'ndan geçmiştik.

İleride bir gün cezaevinden çıkarsam, Eskişehir’de, Porsuk Çayı kıyısındaki Köprübaşında oturup demli bir çay ya da soğuk bir bira içme sözü vermiştim kendime. Kısmet, 2010 yılının 19 Mayıs günüymüş.

Ankara-Eskişehir hattında çalışan hızlı trenin Eskişehir'i yakınlaştırdığını öğrenmiştim. Eşimle birlikte Ankara’dan saat 8.00 de bindiğimiz hızlı trenle, ortalama bir buçuk saatlik yolculuktan sonra, 9.30 da Eskişehir de, 9.45 te de Eskişehir Porsuk Çayı kıyısında bulmuştuk kendimizi.

Aman Allah’ım, O da ne?...

Gözlerime inanamadığım bir manzara ve çevre düzenlemesiyle karşılaşmıştık. Tasarımları bizzat Büyükşehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen tarafından yapılmış köprülerden birinden, kenti ikiye ayıran Porsuk Çayına bakıyorduk.


Çayın iki yakasına sıralanmış pastel renkli evlerin görüntüleri suda yansıyarak, su ve ışığın birleşmesiyle masalımsı bir hava yaratıyordu.

Bu haliyle, Rüyalar ve Âşıklar Kenti Venedik aklımıza geldi. Hepsi birbirinden güzel ve farklı renklere boyanmış binalar; suların içinde, yüz yıllardır solmayan nadide çiçeklere benziyordu.

Eskişehir'de, kirliliği ve çevresinin bakımsızlığı nedeniyle yıllarca kentte yaşayanlardan ilgi görmeyen Porsuk Çayı, Büyükşehir Belediyesi'nin yaptığı temizlik, çevre düzenlemesi ve üzerindeki köprülerin yenilenmesiyle yeniden hayata dönmüştü.

Porsuk Çayı'nın iki kıyısında yeşillendirilmiş ortam içerisine yapay plaj oluşturan belediye, son olarak da denizi olmayan kentte kurduğu tersanede Amsterdam tipi motorlu tekneler ve Venedik tipi gondollar üretmeye başlamıştı.


Kentlerin içinden geçen nehirlerin, kentlere masalımsı bir hava kattığının bir kez daha farkına varıyorum ve içimden Yılmaz Büyükerşen’e binlerce kez teşekkür ediyorum. Ankara ve Ankara Çayı aklıma gelince, gerçekten çok üzülüyorum.

Ankara’da, 1960 lı yıllarda, Ankara’ya ayrı bir güzellik katan çayların ve nehirlerin üzerlerinin betonla kapatılarak yok edilmesi aklıma geliyor. Ankara’nın içinden geçen Ankara Çayı da Porsuk Çayı gibi düzenlenebilir ve Ankara’ya bambaşka bir hava katabilirdi.

Geçmiş yıllarda; BBC Televizyonu'nun çeşitli ülkeler arasında seçilen 12 şehrin ve başarılı yöneticisinin anlatıldığı '12 Şehir ve Kahramanı' adlı belgesel yapılmıştı.

Programında Eskişehir'e ve Yılmaz Büyükerşen'e yer verilmiş. Eskişehir'i, kaybolmaya yüz tutan kültür ve tabiat varlıklarını yeniden hayata kavuşturan önemli bir değişim ve dönüşüm kenti olarak gösteren program BBC World News Televizyonu'nda yayınlanmıştı.


Eskişehirliler için gurur verici bir haber olmalı diye düşünüyorum. "BBC bu konuda, dünya ülkelerindeki çeşitli şehirleri arasındaki büyük değişim ve dönüşüm projelerini incelemişti. Elemelerden sonra, önce 20 ülke seçilmiş, sonra 12'ye indirilmiş.

Yılmaz Büyükerşen'in o dönemde yaptığı açıklama şöyleydi. ''Biz ilk 20'nin ve 12'nin içerisinde yer aldık. Gruplandırma yapmışlar programda. Biz, Çin ve Hindistan'da seçilen yenileme, özellikle kültür ve tabiat varlıklarının dönüşümüyle şehirde büyük bir transformasyon yaratan şehirler arasında yer aldık.

Çin ve Hindistan'daki dönüşümler arasında bizim aramızda bir fark var. Gerek Çin ve gerekse Hindistan'daki projeler çeşitli finans kuruluşları tarafından desteklenmişti. Ama biz kendi kıt imkânlarımızla dönüşümü sağlamak için malzemeler ürettik."

Paris ve Viyana gibi, içinden çok büyük nehirlerin geçtiği kentlerde de yapay plajların oluşturulduğunu kaydeden Yılmaz Büyükerşen, buralardaki plajların suyunda yüzülmediğini sadece güneşlen ilebildiğini söylemişti.

Eskişehir’deki yapay plajda yüzülebileceğini de anlatan Yılmaz Büyükerşen şöyle konuşmuştu: “Bizler çocukluğumuzda yüzmeyi Porsuk Çayı’nda öğrenmiştik. O zamanlar Porsuk Çayı’nda 1970’lerde başlayan kirlenme yoktu.

Porsuk’ta balık tutardık. Başkan olarak seçildikten sonra, Porsuk’un tekrar eski günlerine döndürülerek, yaz tatillerinde deniz kenarlarına gidemeyen ailelerin çocuklarının, bizlerin 40 yıl önce yaptığı gibi Eskişehir’de ve daha güvenlikli koşullarda yüzme öğrenmelerini istedim.

Porsuk Çayı’na da kısa sürede hayat verdik. Kentin en önemli değerlerinden olana Porsuk, hak ettiği görünümü kazandı. Porsuk’un 10 yıl önceki kötü görünümünü vatandaşlara unutturduğumuz için övünüyorum.


Eskişehir’in adeta gerdanlığı Porsuk Çayı’na elmas bir taş ekleyeceğiz. Eskişehir Büyükşehir Belediyesi 19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramı nedeniyle Porsuk Çayı'nda gösteri amaçlı dragon yarışları düzenledi.

''Şehr-i Aşk Eskişehir’ sloganıyla yola çıkan Eskişehir Büyükşehir Belediyesi, kentin aşkla ve sevgiyle özdeşlemesini hedefliyor.

Yunus Emre'nin şehri Eskişehir'in, aşk ve sevgi şehri olduğunu vurgulamak amacıyla Büyükşehir Belediyesi tarafından Porsuk Çayı üzerinde Şehr-i Aşk adında bir ada oluşturuldu.

Şehr-i Aşk’ konseptiyle aynı ismi taşıyan adanın, Eskişehir’in birbirini seven herkesin ziyaret edeceği bir çekim noktası haline gelmesi amaçlanıyor.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder