KAPALI ÇARŞI İSTANBUL
Özellikle
ekonomik yönden yapılması gereken işlerin başında, “ürün” ve ‘’ekonomi
çarklarının hızlı dönmesi’’ düşüncesinin en geniş anlamıyla tanımlanması
gerekiyordu. Diğer taraftan, herhangi bir şeyi “korumak” ve geliştirmek için,
onun üstünü “örtmek ve korumak” gerekmiştir. İşte Kapalıçarşı’nın “üstünün
örtülmesi” hiç kuşkusuz böyle büyük bir projenin hayata geçirilmesi amacıyla
yapılmıştı. Kapalıçarşı, belki de Osmanlı İmparatorluğu’nun geliştirdiği en
önemli ve karmaşık projelerden birisidir.
İmparatorluğun
ürün kimliğinin ve ekonomisinin canlı kalmasını sağlayan dev bir mekanizma
olarak tanımlanmış, düzenlenmiş, inşa edilmiş, gelişmiş ve günümüze kadar
gelmiştir. Bu uzun süre içinde birçok önemli sorunla karşılaşmış, depremler
yaşamış, yanmış, yıkılmış, ama her seferinde hızla onarılarak yeniden
geliştirilmiştir.
Günlük müşteri
trafiği 250.000 ile 400.000 arasında değişmekte olan Kapalıçarşı, İstanbul
kentinin merkezinde yer alan dünyanın en büyük ve en eski kapalı çarşılarından
biridir. Gün içerisindeki en yoğun zamanlarında içinde yarım milyona yakın
ziyaretçi barındırdığı söylenir.
Dev boyutlardaki
bir labirenti andıran Kapalı Çarşı 30 000 metrekarelik bir alanı aşan bir
yapıya sahiptir. 22 adet giriş kapısının bulunduğu çarşıda 64 cadde ve sokak,
16 han bulunmaktadır.
Ben bu hanlardan,
Kapalı Çarşı’nın kuzey-doğusundaki Mercan Kapısı’nın yanında yer alan ‘’Zincirli
Hanı’’ gezip, görmek ve fotoğraflamak istedim. İki katlı olan hanın tek avlusu
dikdörtgen bir plana sahip olup, doğu-batı eksenine sahiptir. Hanın dış ve avlu
cepheleri bir sıra kesme taş, iki sıra tuğla olacak şekilde düzenlenmiş duvar
örgüsüne sahiptir. Batı yönünde yer alan hanın girişi basık kemerlidir. Avlu
cephelerinde revaklar, dikdörtgen görünüşlü ve pahlı birer kat silmesi ile
birbirinden ayrılmıştır.
Üst kat revak
ayaklarının düşeyliği saçak silmesinde palastır olarak devam etmektedir. Üst
kat hücrelerinin revaklara açılan basık kemerli birer kapısı, bir tepe ve
ikişer alt penceresi bulunmaktadır. Üst kat revak duvarlarında taş çörtenler
gözlenmektedir. Cephelerini içbükey görünüşlü bir saçak silmesi dolanmaktadır.
Hanın zemin ve birinci katındaki hücre tipindeki odaların da basık kemerli iki
alt penceresi bulunmaktadır.
Zincirli Han’dan
tekrar Kapalı Çarşı’ya dönersek, 45.000 m² kapalı alan üzerine kurulmuş 3600
dükkân olduğunu öğreniyorum. Kendine ait güvenlik teşkilatı olan çarşıda bütün
bankaların şubeleri bulunuyor. Çarşıda ayrıca postane, sağlık ocağı, polis
karakolu ve internet partalı bulunmaktadır. Âdeta bir yer altı şehrini andıran
Kapalı Çarşı içinde son zamanlara kadar 5 cami, 1 okul, 7 çeşme, 10 kuyu, 1
sebil, 1 şadırvan, 24 kapı, 17 han vardı. 15. Yüzyıl’dan kalan kalın duvarlı,
bir seri kubbe ile örtülüdür. Sonraki yüzyıllarda eski iki yapının etrafında
gelişen sokakların üzerleri örtülerek ve ekler yapılarak bir alışveriş merkezi
haline gelmiştir.
Bilgilendirme
levhalarında da görüldüğü gibi, her sokağında belirli meslekler yer alırmış.
Kalpakçılar kendi adlarıyla, terlikçiler kendi adlarıyla, dericiler kendi
adlarıyla anılan sokak ya da caddelerde bulunurlarmış. Günümüzde birçok
sokaktaki dükkânlar fonksiyon değişikliğine uğramıştır. Yorgancılar,
terlikçiler, fesçiler gibi meslek grupları sadece sokak ismi olarak kalmıştır.
Çarşının ana
caddesi sayılan sokakta çoğunlukla mücevher dükkânları, buraya açılan yan bir
sokakta altıncılar bulunur. Bu sokaklarda bulunanların da el işi imalatının
sıkı denetim altında bulundurulduğu, ticari ahlak ve törelere çok saygı
gösterilen bir çarşı idi. Her türlü değerli kumaş, mücevherat, silah, antika
eşya, konusunda nesillerce uzmanlaşmış aileler tarafından, tam bir güven içinde
satışa sunulurdu.
Eskiden esnafa
olan güven duygusu halkın birikmiş parasının, bir banka gibi onlara verilmesine
ve işletilmesine neden olurdu. Oldukça küçük olan bu dükkânlar değişik fiyat ve
pazarlıkla satış yaparlar. Kapalıçarşı renk ve atraksiyon olarak her ne kadar
eski canlılığını koruyor ise de 1970’li yıllardan itibaren İstanbul’u ziyarete
gelen turist gurupları için alışveriş olanakları, çarşının ana girişindeki
modern ve büyük kuruluşlar tarafından sağlanmaktadır.
Kapalı Çarşı
günün her saatinde hareketli ve kalabalıktır. Esnaf, ziyaretçileri ısrarlı
olarak kendi mağazasına çağırır. Çarşı girişinde gelişen konforlu, büyük
mağazalar Türkiye’de elde imal edilen ve ihracatı yapılan hemen bütün eşyayı
satışa sunmaktadır. El halıları ve mücevherat geleneksel Türk sanatının en
güzel örnekleridir. Bunlar kalite ve orijin belgeleri ile satılır ve dünyanın
her tarafına garantili gönderme yapılır. Halı ve mücevheratın yanında meşhur
Türk işi gümüşten yapılmış eserler, bakır, bronz hediyelik ve dekoratif eşya,
seramik, oniks ve deriden mamul, üstün kaliteli, Türkiye hatıraları zengin bir
koleksiyon oluştururlar.
Batılı yazarlar,
seyahatname ve anılarında Kapalıçarşı’ya geniş yer ayırmışlardır. Kapalıçarşı
İstanbul’u süsleyen bir cennettir.
Yorumlar
Yorum Gönder