BİTEZ BODRUM


Bitez, in asıl yerleşim alanı sahilden biraz içeride olup, Bodrum’un yaklaşık 10 km güney batısında yer alır. Dillere destan, ‘’Çökertme’’ türküsünde adı geçen Bitez Yalısı ise yerleşim yerinin sahilidir.

‘’Çökertme’ den çıktım da Halil’im, Aman başım selamet, Bitez de yalısına varmadan, Aman koptu kıyamet.’’ 

Türküsünü duymayan yoktur. Dillere destan bu türkü bir ölçüde Bitez'i de içerir. Türkü ile Bitez bütünleşir, birbirinin yerini alır.

Çok katlı betonlaşmadan kendini kurtarabilmiş nadir tatil yerleşimlerden biri olan Bitez Yalısında (sahilinde) yaklaşık 2 km’lik yürüyüş yolu bulunur.

Yürüyüş yolunun bir tarafında lokanta ve barlar, diğer tarafında yüzlerce şezlong ve şemsiyeleriyle işletmeler konuklarını ağırlar.

Bitez, Bodrum yarımadasının en popüler tatil beldelerinden birisi konumunda ve Bodrum’un en güzel koylarından birisidir. Üstelik İstanbul ve Ankaralıların, büyük çoğunluğunun, tatillerini geçirdiği, sahillerinde adım atacak yerin bulunmadığı yaz aylarında bile Bodrum’un en sakin beldesi durumundadır.

Çok soğuk olmayan suyu, kumlu plajı, turkuaz berrak ve derin olmayan denizi, özellikle çocuklu tatilciler için ideal bir yerdir

Bitez Koyu, rüzgâr şartları ve güzelliğiyle her türlü su sporları için de oldukça uygundur. Türkiye’de deniz sörfü denildiğinde ilk akla gelen ve en popüler yer Bitez‘ dir. Başta rüzgâr sörfü olmak üzere deniz bisikleti, kano ve diğer su sporlarını rahatlıkla yapabilirsiniz.

Güneş battıktan sonra farklı bir hava ve sahil kıyısıyla karşılaşırsınız. Yürüyüş yolunun iki tarafında yer alan lokanta ve barların konuklarını ağırlama mekânları rengârenktir. Birçoğunda canlı müzik vardır ve masalımsı bir atmosfer yaratılmıştır.

Bitez kendi başına Bodrum gibidir…


13 Eylül 2018 Perşembe, Bitez…

Çökertme türküsüyle özdeşleşmiş, Bodrum’un bir mahallesi konumundaki Bitez'i 1979 yılında görmüştük. Yıllar sonra tekrar görebilmenin heyecanıyla, Çarşamba akşamı saat 21,15’te İstanbul'dan hareket ettik.

Perşembe sabahının erken saatlerinde Bafa Gölü civarında mola verip, hem kahvaltı yaptık hem de bacaklarımızın açılmasını sağladık.

Bafa Gölü çevresinde bacaklarımı açmak için yürürken 1967-68 yıllarına, göl çevresindeki köylülerin toprak ağalarına karşı direnişine, direnişi örgütleyen Deniz Gezmiş ve arkadaşlarına bir sanal yolculuk yaptım.

Ardından, 14 saatlik bir yolculuktan sonra saat 11,00’de, Bitez Garden Life Otelin bahçesine giriş yaptık. Otelin inanılmaz güzel bir bahçesi vardı. İlk izlenim bizi çok memnun etti.


Yolculuğumuzun ilk saatlerinde rehberimiz Bitez ’in, Bodrum’un yaklaşık 10 km güney batısında yer almakta olduğunu söyledikten sonra, Bodrum Yarımadasının en popüler tatil beldelerinden birisi konumunda ve Bodrum’un en güzel koylarından birisidir. Demişti.

Üstelik İstanbul ve Ankaralıların büyük çoğunluğunun tatillerini geçirdiği, sahillerinde adım atacak yerin bulunmadığı yaz aylarında bile Bodrum’un en sakin beldesi durumundaydı.

Otele giriş işlemlerini beklerken, bavullarımızı eşime bırakarak, Bitez Koyu ve kıyısını keşfetmek istedim. İstedim çünkü 1979 yılından bir şeyler kalmış mıydı?

Kapıdaki güvenlik görevlisinin tarifiyle kıyıya ulaştım. Hayal kırıklığına uğramamıştım. Çok katlı betonlaşma olmadığı gibi Bitez Yalısı olarak da tanımlanan sahil yolu ve çevresi yemyeşildi. Karanın içlerine doğru da mandalina ve portakal bahçeleri yer alıyordu.

Bitez Yalısı olarak tanımlanan 2 km’lik sahil yolunun bölümünü de Çökertme Caddesi oluşturuyordu. Çökerte Caddesi'nde yürürken aklıma hikayesi geldi.

Yiğitliği dillerde dolaşan, mert, irikıyım, kaşı-gözü eli-yüzü düzgün bir Bodrum delikanlısı varmış, adı Halil'miş. Herkesin yüreğini sızlatan türkünün dilden dile dolaştığı dönemlerde, yerli halkın geçimini sağlaması oldukça güçmüş.

Halil, kimseye zarar vermeksizin sadece ekmek parası kazanmak için kaçakçılıkla uğraşıp, yaşamını sürdürüyormuş. Yaptığı iş ise, en yakın dostu İbrahim Çavuş ile memleketindeki tütünleri, Yunan adalarına taşımak, dönüşte uzo rakısı, kahve ve kanyak gibi şeyler getirmekmiş.

Bitez Yalısı'nda oturan, güzelliği dillere destan Çakır Gülsüm adında biri varmış. Tüm yöre halkı, bu iki sevilen kişiyi birbirlerine yakıştırırmış.

Bodrum'un Çerkez kaymakamının da gözü Gülsüm'deymiş. Bu yüzden kaçakçılık yaparken Halil'i yakalamak için tüm gücünü ortaya koyuyormuş kaymakam.

Yine bir gün Halil kaçağa çıkmadan dönüşte Bitez Yalısına çıkacakları haberini salmış ki muhbirleri yanıltsın. Aslında arkadaşları Aspat koyunda bekleyeceklermiş. Kaçak dönüşünde Halil ve can arkadaşı İbrahim Çavuş yolu şaşırıp karanlıkta Aspat diye Bitez yalısına girince kıyamet kopmuş.

Pusudaki kaymakam önderliğindeki kolcular basmışlar kurşunu. Çatışma sırasında bir kolcu tarafından hançerlenerek öldürülmüş Halil.

Gülsüm başta olmak üzere, tüm Bodrum yasa bürünmüş ve adına bu türkü yakılmıştı. Derken, yanından geçmekte olduğum işletmelerden birinde de Çökertme Türküsü çalınıyordu. Mutlu oldum.

Bitez Yalısı boyunca bir hayli fotoğraf çektikten sonra geri döndüm. Saat 12,00’de giriş işlemleri tamamlanmış, bileklerimize her şey dâhil statüsünde olduğumuzu gösteren bilezikler takılmış, bize ayrılan 58 numaralı odamıza yerleşmiştik.


Otelin inanılmaz güzellikteki giriş bahçesine bakan, üstelik küçük bir de balkonu bulunan bir odaydı odamız. Yüksek perdeden müzik çalınan animasyon alanı, havuz ve yemekhaneden de biraz uzaktaydı. Müzik ve diğer gürültülerden rahatsız olmayacaktık. Odamızı sevmiştik.

Odamıza yerleştikten sonra havuz başında konuşlandırılmış olan yemekhaneye gittik. Konuklar sıraya girmişlerdi, biz de girdik. Yaklaşık 20 metrelik açık büfede, başta balık olmak üzere, herkesin damak tadına uygun yemekler vardı. Yemekleri harika bulmuştuk. Çalışanlar güler yüzlü ve her konuda yardımcı olmaya çalışıyorlardı.

Yemekhanenin iç kısmında da salatalar ve tatlıların onlarca çeşidi vardı. Yemekler, içecekler, salatalar, tatlılar ve sunum umduğumuzdan daha iyi çıkmıştı. Üstelik hafif yiyecekler ile alkollü ve alkolsüz içkiler sunan yer olarak tanımlanabilecek snack bar da günün 18 saati hizmet vermekteydi.

Otelimiz denize yakındı. Denize girmek için sahildeki Ambrosia otelinden yararlanacaktık. Denize sıfır konumu ve mavi bayraklı plajıyla bizlere de şezlong ve şemsiye hizmeti verecekti.

Eşimle birlikte Pomelan Caddesi üzerinden sahile indik. Plajlarla turistik işletmeler arasında kalan yürüyüş yolunda batıya yöneldik önce. Sunsen Long ile Toloman Restoran’ı geçince Bitez Yalısı Zeytin Ağacı Tabiat Anıtı karşımıza çıktı.

Korumaya alınmış anıt zeytin ağacının 300 yaşında, 3,5 metre uzunluğunda ve 7,60 metre çevre genişliğine sahip olduğunu öğrenmiştik. Büyüleyici bir görüntüsü olan 300 yıllık zeytin ağacını görmek bizi mutlu etti. Fotoğraflar çekildikten sonra geri dönerek sahilin batı bölümünde bulunan Ambrosia oteline doğru yürüdük.

Sağımızda yer alan Bitez Koyu, rüzgâr şartları ve güzelliğiyle her türlü su sporları için oldukça uygun görünüyordu. Türkiye’de deniz sörfü denildiğinde ilk akla gelen ve en popüler yer Bitez ‘dir demişti rehberimiz.

Benim aklımda ise Çeşme Yarımadasındaki Alaçatı kalmıştı. Başta rüzgâr sörfü olmak üzere deniz bisikleti, kano ve diğer su sporları için uygundu.

Bitez Koyu Bodrum yarımadasının en uzun sahillerinden biri olup, çok soğuk olmayan suyu, kumlu plajı ve derin olmayan deniziyle, özellikle çocuklu tatilciler için, ideal bir yer.

Dediğim gibi Çökertme türküsüne konu Bitez, Bodrum’un en uzun sahil şeridine sahip bir belde…

Ne var ki turistik işletmelerce parsellemiş. İşletmelerin denetimindeki sahil boyunca sıralanan plajlara yaklaşık 50 TL harcama sözü ile girip şezlonglarını ve kumsalını kullanabiliyorsunuz.

Sahil şeridinin arka kısımlarının mandalina ve turunç ağaçları ile çevrili olduğunu görmüştük sahile gelirken.

Ambrosia Otelin plajında kendimize gölgeli iki şezlong bularak yerleşiyoruz. Arkamızda yeşilliklerden oluşan bir çitin yanı sıra yürüyüş yolu ile çit arasında otelin konukları için koyduğu rahat koltuklar ve sehpalar bulunuyor.

Otele bitişik Temple Bar’dan ücretini ödeyerek yiyecek ve içecek alabiliyorsunuz. Oldukça ünlü bir işletme Temple Bar.

Önümüzdeki Bitez Koyu bütün güzellikleriyle kendini gösteriyor. Koyun derinleştiği yerde iskele var. İskeleye ulaşmadan önce denizin içine iki tane de salıncak yapılmış. Özellikle çocukların oldukça ilgisini çektiğini görüyoruz.

Bir süre güneşlendikten sonra, sırasıyla denize giriyoruz. Başlangıçta biraz soğuk gelse de, yüzmeye başlayınca alışıyorsunuz. Deniz temiz ve berrak…

Eşim denizden çıktıktan sonra, çevreyi tanımak ve fotoğraf çekmek için, Bitez Koyunun doğusuna yürümeye başlıyorum.

Sağ tarafımdaki sahilde halk plajı var. Kıyısı oldukça sınırlı olup, denize girmek isteyenler sandalyeleri ve şemsiyeleriyle gelmişler. Sol tarafımda ise Salash Restoran ile birlikte tenis kortları, bir mini futbol alanı, spor yapmak için aletler, yelken ve sörf okulları bulunuyor.

Biraz daha ilerleyince Bitez Marina ve marinadaki onlarca tekne ve kotra fotoğraf karelerime giriyor. Marinaya bakan belediyenin işlettiği İskele Kafe de soluklanacağınız bir yer olarak duruyordu.

Marinadan geri dönerek Ambrosia Otelinin plajına, eşimin yanına döndüm. Otelimize dönerken, akşam yemeğinden sonra, Bodrum’a gitmeye karar verdik.

Otel görevlilerinden edindiğimiz bilgilere göre, Konaklama imkânları bakımından da zengin bir belde olan Bitez’den Bodrum’a her 20 dakikada bir dolmuş kalkıyormuş.

Kaynaklar:

1. AKINCI 944 - Bitez Bodrum (mehmetakinci.com.tr)

2. Bodrum Belediyesi (turkiye.gov.tr)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder