Hospital ve Rodos Şövalyeleri

 

Kanuni Sultan Süleyman tarafından, Rodos'un fethi için, 1522 yılının Ağustos ayında 100 000 kişilik bir ordu ile gerçekleşen sefer üç ay sürmüştür. 

Saldırılarda, 20 000 kişi şehit verildikten sonra, aşılabilen surları ve kaleyi savunan Rodos Şövalyelerini ve geçmişlerini hatırla(t)ma gereğini duydum.

Tarihi MÖ. 3000'li yıllara kadar giden Kudüs şehri, özellikle İbrahimi dinlerin kendine atfettiği değerden dolayı, Orta Doğu coğrafyasında her zaman öne çıkan bir yer olmuştur.

Bütün dinlerin "kutsal" kabul ettiği mekanları bünyesinde barındıran Kudüs, popüler bir ibadet ve hac merkezi haline gelmiştir. Kudüs'ü elinde tutmak, devletlere ve toplumlara ciddi bir prestij kazandırmıştı. Bu nedenle, tarihin her döneminde bu topraklar için savaşlar yapılmıştır, yapılmaktadır da.

Diğer taraftan, Orta Çağ Avrupası'ndan aylarca süren yolculuklarla Hristiyan hacılar, yüzlerce kilometre uzaktan deniz ve kara yoluyla hac görevini yerine getirmek amacıyla Kudüs'e ziyarete gitmiştir.

Dönem şartları gereği ulaşım imkanlarının sınırlılığı, yol güvenliği ve salgın hastalıklar bu yolculuğa çıkan insanları ciddi bir şekilde etkilemişti. Sadece hacılar değil, tüccarlar da bu uzun yolculuklarda ciddi zahmet ve sıkıntı çekmiştir.

Bundan ötürü İtalyan Amalfi'li tüccarlar önderliğinde Kudüs'te, başlangıçta kendi ihtiyaçlarını giderebilmeleri için, sonrasındaysa hasta ve bakıma ihtiyacı olan hacılara yardım etmek, konaklamalarını sağlamak amacıyla bir manastır ve manastıra bağlı misafirhaneler ve hastane inşa edilmiştir.

İnşa edilen bu kurumların giderleri, toplanan bağışlarla karşılanmıştır. Bu manastır ve çevresinde gelişen yapılar, Birinci Haçlı Seferi'ne kadar bir hayır kuruluşu olarak faaliyetlerini sürdürmüşlerdir.

Birinci Haçlı Seferi (1096-1099) sonucunda Kudüs'ün Hristiyanlar tarafından ele geçirilmesi ve Kudüs Krallığı'nın kurulmasıyla beraber, başlangıçta "yardım kuruluşu" olarak faaliyetlerine başlayan bu kurumun işleyişinde değişikliğe gidilmiştir.

Hastanenin baş rahibi Üstat Gerard döneminde, Papalık tarafından resmi olarak tanınan bu kuruluşun gelirlerinde ciddi miktarda artış olmuştur. Avrupa'dan gelen bağışların yanı sıra Haçlı Seferi'ne katılan birçok asilzade de varlıklarını tamamıyla bu kuruma vermiştir. Gelirleri artan kurum, hac güzergahlarına tesisler inşa etmiş, bu tesisler ile hem yol güvenliği sağlanmış hem de tanınırlığı artmıştır.

Üstat Raymond de Pay zamanında ise bakımevi hizmetinin yanı sıra Kudüs'e gelen savaşçıların da desteğiyle kurum bir şövalye tarikatına ("Hospitalier") dönüşmüştür.

Tarikat, ismini manastır çevresine kurduğu hastaneden almıştır. Hospitalier tarikatı, hac yollarını ve hacıları korumanın yanı sıra, Kudüs Krallığı'nın savunmasında da aktif rol oynamıştır.

1120 yılında Kudüs Kralı II. Baldwin şövalyelere, merkezi üs olarak kullanmaları için, Kudüs Tapınak Tepesi'ndeki tarihi Mescidi Aksa'yı tahsis etmiştir. Bu merkezi yapı genellikle 'Süleyman Tapınağı' adıyla anılıyordu ise de ''Süleyman Tapınağı Şövalyeleri Tarikatı'' ya da kısaca ''Tapınakçılar'' olarak tanındı.

1187 yılında Hittin Savaşı yenilgisi ve Akka'nın Eyyubiler tarafından 1291'de ele geçirilmesiyle, tarikat, merkezini Kudüs'ten Kıbrıs'a taşımak zorunda kalmıştır.

1309 yılında Rodos'u ele geçiren şövalyeler, burada güçlü bir donanma inşa edip hac yollarını tekrar kontrol altında tutmak istemişlerdir. Ancak Osmanlı Devleti karşısında adada tutunamamışlardır.

1344'teki Haçlı Seferleri sırasında ele geçirilen İzmir (Smyrna), 1374 yılında şövalyelerin savunmasına verilmiştir; ancak 1402 yılında Timur, İzmir'i fethederek şövalyeleri buradan kovmuştur.

Aynı yıl Bodrum'da (Halikarnasos) bir kale inşa eden şövalyeler, kısmen yok edilmiş Halikarnas Mozolesinden parçalar kullanarak Petronium isimli siperlerini güçlendirmişlerdir. Bugün buralar "Bodrum Kalesi" olarak bilinmektedir.

1522 yılının Ağustos ayında Sultan Süleyman, emrindeki 400 gemi, 200.000 askerle adaya çıkartma yapmıştı. 6 ay süren kuşatma sonunda aman dileyen Hospitalier Şövalyeleri'nin Sicilya Adası'na çekilmelerine izin verilmişti. Kendilerine yeni bir üs arayan tarikata, Kutsal Roma İmparatoru 5. Charles 1530 yılında Malta Adası'nı bağışlamıştır.

Öncesinde "Rodos Şövalyeleri", ardından "Malta Şövalyeleri" olarak da adlandırılan Hospitalier tarikatı, 1565 yılında Sultan Süleyman komutasındaki ordu tarafından, Malta'dan da çıkarılmıştır.

Asıl amaçlardan sapılarak ulaşılan her yükselişin bir inişi vardır. Ata sözü uyarınca, Tapınakçılar önce yükseldiler sonra da sapkınlıkla suçlanarak servetleri ve canlarından oldular.

Tapınakçılar paralarıyla yatırım yaparak, kazanç sağlayan mal mülkler satın alıyorlardı. Çiftliklere, üzüm bahçelerine, değirmenlere, kiliselere, beldelere ya da yatırım amaçlı olduğunu düşündükleri her şeye sahip oluyorlardı.

Başarılı seferler sonucunda elde edilen ganimetler ve kazanılan yeni topraklar tarikatın kasasını doldururken, aynı zamanda fethedilen kentlerden, güçlü kalelerinin kontrolündeki topraklardan ve Doğu Akdeniz'deki zayıf olan yabancı devletlerden de haraç alınabiliyordu.

Nihayetinde tarikat Batı Avrupa'daki pek çok devlette bağlı birimler kurmayı başardı ve bunlar hem ciddi gelir kaynakları hem de yeni üyeler elde edilen yerler haline geldi.

Tapınak Şövalyeleri, Kutsal Topraklar ve Avrupa'da bir kale ağı kurarak güç ve servet kazanmışlar ve önemli bankacılar olmuşlardı. Çok büyük miktarda parayı yönetirken hükümdarlara ve soylulara kredi sağlamışlardı.

Katolik Kilisesi’ne bağlı olan bu yardım kuruluşu, günümüze kadar süregelmiş, tarihin bazı dönemlerinde bağımsız bir devlet olarak güçlü bir ordu ve donanmaya sahip olmuştu.

Haçlı devletlerinin yıkılmasından sonra etkinlikleri ve güçleri azalmış, 1307 yılında, paraya ihtiyaç duyan Fransa Kralı IV. Filip, Tapınakçıların servetlerini ele geçirmek istemişti. Tapınak Şövalyeleri'nin sapkınlık ve diğer suçlardan tutuklanmasını organize eden Filip tarafından birçok Tapınak Şövalyesini işkenceyle, yalan itiraflarda bulunmaya zorlamıştı.

Fransa Kralı Philip ve gönülsüz de olsa kralın her isteğini yerine getiren Papa V. Clement'in baskıları altındaki tarikat 1312'de resmen dağıtılmış, mallarını Rodos Şövalyeleri Hospitallier tarikatına aktarmıştı. Son Büyük Üstat Jacques de Molay, 1314'te kazıkta yakılarak öldürülmüştü.

Kaynaklar:

1) https://www.mehmetakinci.com.tr

2)https://www.worldhistory.org/trans/tr/1-16900/tapinak-sovalyeleri/

3) https://tr.wikipedia.org/wiki/Tap%C4%B1nak_%C5%9E%C3%B6valyeleri

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Paris Sen Nehri

Deniz ve Kültür Başkenti Muğla

Küresel Portekiz İmparatorluğu