Rodos Kalesi ve 12 Adalar

 

 UNESCO Dünya Mirası Listesi'nde yer almakta olan Rodos Adası'nın en önemli tarihi yapılarından biri olan Rodos Kalesi, Orta Çağ'dan kalma muhteşem bir yapı olup, 7. yüzyılda, Bizans İmparatorluğu döneminde bir hisar olarak inşa edilmiştir.

1309 yılında Hospital Şövalyeleri adayı ele geçirdikten sonra, kaleyi karargâh ve Büyük Üstatları için bir saray olarak kullanmak üzere yeniden inşa etmişlerdir. 14. yüzyılın başlarında büyük ölçüde genişletilmiş ve güçlendirilmiştir.

Orta Çağ döneminde oldukça hareketli ve stratejik öneme sahipti. Kalenin surları içinde, askeri birlikler, soylular, zanaatkârlar ve tüccarlar gibi çeşitli kesimlerden insanlar yaşamaktaydı. Kalenin içinde kiliseler, hastaneler, çarşılar ve çeşitli kamu binaları bulunmaktaydı.

Kale, 1481 yılında meydana gelen bir depremde hasar görmüş, ancak kısa sürede tamir edilmiştir.

1522 yılında Osmanlı İmparatorluğu tarafından altı aylık bir kuşatma sonucunda ele geçirilmiş ve Osmanlılar tarafından karargâh ve kale olarak kullanılmıştır.

Sultan Abdülaziz döneminde (1861-1876) Osmanlı donanması dünyanın en büyük üçüncü donanması haline gelmişti. Ancak, II. Abdülhamid tahta geçtiğinde, donanma Haliç'te, yeterli bakım ve onarım yapılmadığı için gemiler çürümeye bırakıldı. Bunun iki temel nedeni vardı.

1. Abdülhamit’in, donanmanın kendisini tahttan indirebileceği korkusu. 

Abdülhamid’in Dolmabahçe’den ayrılarak Yıldız Sarayı’na geçmesinin asıl nedeni, muhtemelen amcasının tahttan indirilmesinde deniz kuvvetlerinin üstlendiği rolü bilmesinden kaynaklanıyordu.

2.Abdülhamit’in, Osmanlının düşmanlarına karşı silahlı direnç göstermeme, kışkırtıcı duruma düşmeme, barışçı görünme çabası olabilir.

Bazı tarihçilere göre de, Osmanlının, borçlarının faizlerini bile ödeyemez hale gelmesiyle kurulan ''Duyun-u Umumiye'' nedeniyle donanmaya para ayıramaması.

Nedenleri ne olursa olsun, Osmanlı İmparatorluğu Ege Denizi üstündeki egemenliğini kaybetmişti. 

Böyle bir dönemde İtalya Krallığı, Afrika'da bir sömürgeye kavuşmak için Trablusgarp'a saldırdı. 

Mustafa Kemal'in de içinde bulunduğu genç subayların şiddetli direnişi sonrasında geri çekilen İtalya, savunmasız olan Ege Denizi'ndeki 12 Adaları işgal ederek Osmanlı Devleti'ni barış yapmaya zorladı.

Ekonomik yönden iflas etmiş olan Osmanlı, 18 Ekim 1912'de, Lozan'ın Uşi semtinde, Birinci Lozan Antlaşması olarak tanımlanabilecek, Uşi Antlaşması'nı imzalamak zorunda kaldı. 

Bu antlaşma ile Trablusgarp ve Bingazi İtalya'nın egemenliği altına girdi. Ayrıca, Yunanistan tarafından işgal edilmesin diye, Balkan Savaşları sona erinceye kadar, Rodos ve On İki Ada geçici olarak İtalya'ya bırakıldı 

İtalya sözünde durmadı. Üstelik 1937-1940 yılları arasında, İtalyan Kralı III. Victor Emmanuel ve Faşist lider Benito Mussolini için villalar yapılarak, tatil yeri olarak kullanmaları sağlandı.

İkinci Dünya Savaşı'nda Hitler'in yanında yer alan İtalya, müttefiklerin savaşı kazanması üzerine, 10 Şubat 1947'de imzalanan Paris Barış antlaşmasıyla İtalya, Kuzey Afrika'daki kolonilerinden çekildi ve 1948'de Rodos'la birlikte Onİki Adalar olarak bilinen adalar grubunu da Yunanistan'a devretmek zorunda kaldı.


Rodos Kalesi, yüksek ve kalın duvarlarla çevrili bir savunma hattına sahiptir. Bu duvarlar boyunca bir dizi burç ve kule bulunur. Burçlar, kaleyi korumak ve kale duvarları boyunca devriye gezmek için kullanılmıştır.

Rodos Kalesi’ne giriş, birkaç ana kapıdan sağlanır. Bunlar arasında Üst Kapı (St. Paul Kapısı), Deniz Kapısı (St. Anthony Kapısı) ve Yeni Kapı (Agiou Ioannou Kapısı) gibi kapılar bulunur. Bu kapılar, kaleye farklı yönlerden erişimi sağlar.

Kale içindeki en önemli cadde ya da sokaklardan biri  Knights Street olarak bilinen Şövalyeler Sokağı'dır.  600 metre uzunluğundaki sokak, Orta Çağ'dan kalma yapılarıyla ünlüdür ve dünyanın en iyi korunmuş Orta Çağ caddelerinden biri olarak kabul edilir. 

Şövalyeler Sokağı, liman ile Büyük Üstatlar Sarayı (Grand Masters Palace) arasında yer alır. Sokakta, Rodos Şövalyeleri mensuplarına ait hanlar bulunur. Bu hanlar, 14. yüzyılda Gotik üslupta inşa edilmiştir ve şövalyelerin bir araya geldikleri ve konakladıkları yerlerdir. Binaların üzerindeki armalardan ve bayraklardan hangi hanın, hangi ülkenin şövalyelerine ev sahipliği yaptığını anlayabilirsiniz. 

Bu cadde boyunca Rodos Şövalyeleri'nin yerleşim yaptığı saraylar ve dini yapılar bulunur. Bunlar arasında Büyük Saray (Grand Master’s Palace), Şövalyelerin Hastanesi (Hospital of the Knights), ve Ubikası’ndaki (Ubikasyon) Konuk Evi gibi saraylar bulunur. Bu saraylar, şövalyelerin yaşam alanları, toplantı yerleri ve idari merkezleri olarak kullanılmıştır.

Dini yapılara gelince; St. John Katedrali (Şövalyeler Katedrali) ve St. Catherine Kilisesi gibi önemli yapılar bulunur. Bu kiliseler ve şapeller, kale sakinlerinin dini ihtiyaçlarını karşılamak için kullanılmıştır.

Günümüzde, Şövalyeler Sokağı müze olarak hizmet vermektedir ve ziyaretçilere Rodos'un tarihi atmosferini yaşama fırsatı sunar.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Paris Sen Nehri

Deniz ve Kültür Başkenti Muğla

Küresel Portekiz İmparatorluğu