Haydarpaşa Garı Kadıköy İstanbul

Haydarpaşa Garı, İstanbul’un Anadolu yakasındaki simgesel yapılarından biridir. Garın mimarisi Neo-Klasik tarzda olup, iki Alman mimar tarafından tasarlanmıştır.
Binanın temeli, 1 100 ahşap kazık üzerine inşa edilmiştir ve oldukça sağlam bir yapıya sahiptir. 1906-1908 yılları arasında inşa edilen gar, Osmanlı döneminde Anadolu’ya açılan kapı olarak büyük bir rol oynamıştır. İstanbul-Bağdat Demiryolu hattının başlangıç noktasıdır.
Padişah III. Selim, kendi adını taşıyan Selimiye Kışlası’nın yapımında çok emeği geçen Haydar Paşa’ya jest olarak, garın bulunduğu yere ve civarına Haydarpaşa denmesine karar vermişti.


Haydarpaşa Garı’na kuş bakışı bakıldığında, bir bacağı uzun diğer bacağı kısa bir “U” harfi şeklinde olduğu görülür. İçinde, kısa ve uzun bacakların arasında, geniş ve yüksek tavanlı odalar yer alır.
Zamanında bu odaların tavanları ayrı bir sanat eseriydi. Her bir odanın tavanında el işi göz nuru nakışlar vardı. Üstleri sıvanmış kalem işi nakışlardan bazılarını gar odaların sadece birinde görmek mümkün.
Tavanının dört köşesine, TCDD’nin amblemi olan, kanatlı tren tekerlekleri orijinal hâli ile resmedilmişti. İki Alman mimar ve 1500 İtalyan taş ustasının iki yıllık çalışması sonucu, 1908 yılında tamamlanan ve aynı yıl 19 Mayıs’ta hizmete açılan binada Hereke’ den getirilen açık pembe renkli granit taşlar kullanılmıştı.
Zemin kat ve asma katlarda, açık sarı renkteki Lefke-Osmaneli taşından cephe kaplaması kullanılmıştı. Selimiye tarafına bakan cephenin bazı bölümleri taş kaplama, bazı bölümlerine de sıva yapılmıştı.
Saçak kornişiyle, ikinci ve üçüncü kat kornişleri içinde kalan bölümde ahşap dikdörtgen pencereler bulunmakta olup, pencereler arasında dikdörtgen süs kolonları yer alıyordu. Ayrıca dış cephe çeşitli geometrik desenler ve çiçek desenleriyle süslenmişti.


TCDD’nin amblemi olan kanatlı tren tekerleklerinin tavan süslemelerinde yer alması da dönemin sanat anlayışını yansıtan incelikli bir dokunuş. Şehrin tarihi dokusuna katkı sağlayan bu istasyon, zamanla yolculuğun ötesinde bir kültür mirasına dönüşmüş diyebiliriz.
Tarih boyunca birçok önemli olay yaşamış olan Haydarpaşa Garı, 1917 yılında büyük bir patlama ile zarar görmüş, 1979 yılında bir tanker kazası nedeniyle vitrayları hasar almış ve 2010 yılında çıkan yangın sonucunda çatısı çökmüştür. Günümüzde, restorasyon çalışmaları devam etmektedir ve tamamlandığında Yüksek Hızlı Trenlere hizmet vermesi planlanmaktadır.
11 Eylül 1961 Pazartesi, Haydarpaşa…
İlk kez 1951 yılın Nisan ayının 26’sında, Bulgaristan'dan göç sırasında, Edirne’den Maraş Elbistan köylerine giderken görmüştüm Haydarpaşa Garını. Yıllar ne çabuk geçmişti. 10 yıl sonra, Üç imparatorluğa başkentlik yapmış bu tarihi ve gizemli kentle buluşmamı sağlayacaktı Haydarpaşa Garı.
Köyden kente göçün sembolü haline gelen Haydarpaşa Garı, henüz otobanların tam anlamıyla hayatımıza girmediği günlerde gurbetçilerin İstanbul’a varış noktasıydı.
Sıralanmış peronlar onlarca yıldır coşkulu kavuşmalara sahne olduğu gibi, sessiz ayrılıklara ve hayallerin yıkılmasına da tanıklık etmişti.
On yıl önce hüzünlü ayrılıklara sahne olan Haydarpaşa Garı bu kez benim için, İstanbul ile, coşkulu bir kavuşma sağlamıştı.
Kara trenden inip, elimdeki tahta bavulla Haydarpaşa Garı’na girdim. Bu anıtsal binanın içinde bir süre dolaştım. Garı’nın tavanlarındaki sanat eserlerini hayranlıkla gözden geçirdikten sonra dışarı çıkarak merdivenlerin üstünden Marmara Denizi ve Tarihi Yarımada’ya baktım.
Yıllar sonra farkına varacaktım. Nazım Hikmet’in Memleketimden İnsan Manzaraları şiirindeki ‘’Bir adam’’ gibi ‘’ben de, merdivenlerde duruyordum, bir şeyler düşünerek…’’
Haydarpaşa Garında
1941 baharı saat on beş
yorgunluk ve telaş
Bir adam
merdivenlerde duruyor
bir şeyler düşünerek
(Nazım Hikmet)
Düşündüğüm şey, Çapa semtine ve Çapa Öğretmen Okuluna nasıl gideceğim konusuydu. İstanbul’la ikinci kez buluşmamı sağlayan tarihi ve Anıtsal Haydarpaşa Garı’nı içselleştirdikten sonra Haydarpaşa Vapur İskelesi’nde, beni Eminönü’ne götürecek olan şehir hatları vapurlarından birini beklemeye başladım.
Yarım saat sonra gelen vapura binerek, Asya Kıtasından Avrupa Kıtasına geçtim...
Yorumlar
Yorum Gönder