İSTANBUL SİRKECİ GARI
Oryantalizm
ya da diğer adıyla şarkiyatçılık kavramı olaylara ve anlatılara gizem katmaktadır. Başta Osmanlı Haremi olmak üzere, yakın ve Uzak Doğu toplum ve
kültürlerinin yanı sıra, dilleri ve halkları Batının hep ilgisini çekmiştir. Sirkeci Garı’nı gezerken bir kapıda ‘’Orient Express’’
yazısı ile kapının sağ tarafındaki ‘’Restaurant 1890’’ yazıları da benim ilgimi çekti. Sakıp Sabancı Müzesi’nin 2013 yılı nisan
ayındaki ‘’Oryantalizmin 1001 Yüzü’’ sergisini anımsamama neden oldu. Oryantalizm ve Sirkeci Garı hakkında edindiğim bildileri paylaşmak istedim.
Sirkeci Garı ve garın Batı Dünyasında tanınmasını sağlayan Orient Ekspresini anlamanın yolu biraz da ‘’Oryantalizm’’ kavramını
tanımaktan geçiyordu. Latince tabanlı diğer dillerde karşılığı
"orientalism" olan kelimenin kökeni ise güneşin doğuşunu ifade eden Latince ''Oriens'' sözcüğüne
dayanmaktadır. Coğrafi anlamda Doğu ve Uzak Doğuyu göstermekte kullanılmıştır.
Doğunun
Avrupa’ya açılan, Avrupa’nın ise Doğuya açılan kapısı olan Sirkeci Gar’ının
temeli 11 Şubat 1888 günü büyük bir törenle atılmış ve 03 Kasım 1890’da da
hizmete girmişti. Görkemli gar binasının mimarı Alman Mimar ve Mühendis
A. Jasmund’du. Berlin Üniversitesi mezunu olan Jasmund Şark Mimarisi konusunda
incelemeler yapmak üzere İstanbul’a gelmiş, Sultan II. Abdülhamit’in güvenini
kazanarak sarayın danışman mimarı olmuştu.
Jasmund gar
binasının projesi hazırlanırken özellikle bir nokta üzerinde durmuştu.İstanbul, Batının bitip Doğu’nun başladığı yerdi. Bir başka deyişle Doğu ile Batı’nın
birleştiği noktaydı. Bu nedenle bina oryantalist bir üslupla hayata
geçirilmeli, bölgesel ve ulusal biçim kalıplarına yer verilmeliydi. Bu üslubu
yansıtmak için cephelerde tuğla bantlar kullanıldı. Yapıya sivri kemerli
pencereler, ortasına ise Selçuklu dönemi taş kapılarını anımsatan geniş bir
giriş kapısı yapıldı. Kapı ve pencerelerin üzerindeki gül pencerelerin
vitraylar da bu üslubu tamamlıyordu.
Binanın
kaidesi granit, cephesi mermer ve Marsilya Arden’den getirilmiş taşlarla
yapıldı. Bekleme salonlarına, Avusturya’dan getirilmiş büyük çini sobalar
konuldu. Binanın aydınlatılması ise çeşitli yerlere konulan 300 havagazı
feneriyle sağlandı. Orta girişin iki yanında saat kulesi, üç büyük lokanta,
ayrıca binanın arkasında geniş bir bira bahçesi ve açık hava lokantası
bulunmaktaydı. Gar’daki büyük lokanta ise binanın saat kulesi cephesindeydi.
Lokantaya uzun mermer merdivenlerle çıkılıyordu.
Yedikule’de
yapımına başlanan demiryolu Yenikapı’ya geldiği zaman hattın, Sarayburnu’na
kadar uzanan Topkapı Sarayı bahçesinden geçirilmesi konusu uzun tartışmalara
yol açmış, Abdülaziz’in izniyle hat Sirkeci’ye ulaşmıştır. Ancak, Sirkeci’ye
ulaşan demiryollarının yapımında istimlâk amacıyla tarihi değerine paha
biçilemeyen Bizans ve Osmanlı saray ve köşkleri yıkılmış, sahil özeliğini
yitirmiştir.
1869 yılında
yapım imtiyazı verilen 2000 km’lik Şark demiryollarının milli sınırlar içinde
kalan 337 km’lik İstanbul-Edirne ve Kırklareli-Alpullu kesiminin 1888 de
bitirilerek işletmeye açılmasıyla İstanbul, Avrupa demiryollarına
bağlanmıştır. Orient Ekspresiyle de İstanbul Avrupa seferleri başlatılmıştır.
Oryantalizm,
Napolyon Bonapart’ın 1798’deki Mısır seferi sonrasında Avrupa’da Doğu’ya ilgi
ve merakın arttığı bir dönem olmuş, Avrupalı gezgin Edward Said’in 1978’de
yayınladığı Orientalism kitabı ile de doruk noktasına ulaşmıştır.
“Trenlerin Kralı”
ve “Kralların Treni” olarak anılan Şark Ekspresi, orijinal adıyla Orient
Express Avrupa tarihinin ilk lüks treniydi. Bu lüks trende perdelerin ipekten,
kadehlerin kristalden, sofralarınsa gümüşten olduğu söylenir. Tarihi boyunca
birçok önemli ismi taşıyan Şark Ekspresi; Viyana, Budapeşte, Milano ve Venedik
gibi muhteşem Avrupa başkentlerini aşarak yaklaşık 80 saatte İstanbul’a
gelmektedir. Onu özel kılan tüm bu özellikleri nedeniyle de birçok insana ilham
kaynağı olmuş ve kitaplarda, filmlerde sıkça konu edilmiştir.
Zengin ve
soylu insanların adeta para harcamak için yarıştıkları Orient Ekspresi, o
dönemde sadece saraylarda rastlanabilecek bir lüks anlayışına sahipti. Öyle ki
günde birkaç kez kıyafet değiştirmemek, akşam yemeğine özel bir şeyler giymeden
katılmak görgüsüzlük olarak değerlendiriliyordu. Elbette Orient Ekspresi’nin
tercih edilmesinin tek nedeni sahip olduğu konfor değildi. Bu özel sefer, yaylı
arabayla yaklaşık 2,5 ay sürecek bir yolu 80 saat gibi kısa bir zaman aralığına
indirmişti.
Yataklı ve
yemekli vagonları bulunan Fransız demiryolu işletmesi Vagon-Li Şirketi'ne ait olan Şark Ekspresi,
Orient-Express orijinal ismi ile 1883 yılında Paris'ten ilk seferine başladı.
Şark Ekspresinin bu ilk seferine Fransız, Alman, Avusturyalı ve Osmanlı asıllı
memur ve diplomatlar da katıldı. Ayrıca katılanlar arasında The
Times gazetesi muhabiri ile romancı ve seyyah Edmond About da
bulunuyordu. II. Abdülhamit ile görüşmek amacıyla bir süre
İstanbul'da kaldı. Edmond About bu gezi ile ilgili anılarını 1884 yılında yazdığı
kitapla yayınladı.
Pera Palas İstanbul |
Şark
Ekspresinin seferlerinin başlamasından sonra İstanbul'a gelenler şehirdeki
çeşitli otellerde kalıyordu. 1895 yılından itibaren ise İstanbul'a
gelen yolcular treni işleten Vagon-Li Şirketi'nin satın aldığı Pera
Palas'ta kalmaya başladılar. 4 yıl süren Birinci Dünya
Savaşı sırasında Şark Ekspresi seferleri yapılamadı.
1919'da
yeniden seferlerine başlayan Şark Ekspresi yeni sefer güzergâhından I. Dünya
Savaşının mağlupları olan Almanya ve Avusturya'nın istasyonları çıkarıldı.
Böylece Şark Ekspresi, Paris, Lozan, Milano ve Venedik üzerinden
58 saatte İstanbul'a ulaşmaya başladı. 1929'daki büyük ekonomik bunalım
trenin yolcularının azalmasına yol açtı.
Şark Ekspresi
çeşitli roman ve filmlere konu oldu. Ünlü İngiliz polisiye roman
yazarı Agatha Christie ‘'Şark Ekspresinde Cinayet'’ isimli
romanını 1934 yılında yayınladı. II. Dünya Savaşı sırasında Şark
Ekspresinin seferleri tekrar kesintiye uğradı. II. Dünya Savaşından sonra
Trenin güzergâhı üzerindeki ülkelerin bir kısmında sosyalist rejimler
kuruldu. Soğuk savaş sebebiyle çeşitli kısıtlamalarla karşı karşıya kalan ve
gittikçe önemini kaybeden Şark Ekspresi son seferini 27
Mayıs 1977 tarihinde gerçekleştirdi.
Society
Expeditions isminde bir kuruluş tarafından düzenlenen ve sembolik bir anlam
taşıyan, Şark Ekspresinin 100. yıl seferine, 1983 yılında, dünyanın değişik
ülkelerinden gelen 100 kadar ünlü katıldı.
Yorumlar
Yorum Gönder