ANTİK SEGOVİA MADRİD


Segovia, İspanya’nın Castile ve Leon özerk topluluğunda, Segovia Eyaleti’nin başkenti ve en kalabalık belediyesidir.

Eresma Nehri’nin bir dönemeç üzerinde, stema Central sıradağının kuzey yamaçlarına yakın, İç Platosunda yer almaktadır. Segovia, tarihi binalarıyla ünlü olup üç ana simgesi Roma Su Kemeri, Gotik Segovia Katedrali ve Alkazar Kalesi'dir.

Segovia Katedrali, büyüklüğü ve zarif yapısı nedeniyle birçok kişi tarafından “Katedrallerin Hanımefendisi” olarak anılmaktadır.

UNESCO, şehir merkezini Dünya Mirası Alanı olarak ilan etmiştir. Segovia’ yı ziyaret edenler, bu antik kentin tarihini, mimarisini ve eşsiz güzelliklerini keşfetmek için bolca zaman ayırmalıdır.

5 Nisan 2008 Cumartesi, Segovia Madrid…

Madrid'in 90 km kuzey-doğusundaki Antik Kent Segovia'dayız. Rehberimizin Kappa Tur'dan Demir Beyin verdiği bilgilere göre Segovia; Granja’nın; çam ormanlarıyla kaplı, 2 bin metrelik Guadarrama Sıradağlarının eteklerinde, pınarların ve eriyen karların beslediği Eresma ve Clamores ırmaklarının buluşma noktasındaki dev bir kaya kütlesinin üzerine kurulmuş. Adeta, Kastilya bozkırının ortasında bir vaha.

Tur otobüsünden indikten sonra, Madrid’inkine benzer dar sokaklardan yürüyerek, kentin en büyük meydanına ”Mayor Meydanı'na ulaşıyoruz.


İspanya’nın bütün kentlerinde sokaklar çok dar ve yapılar yüksek. Neden, sokaklar dar ve yapılar yüksektir? sorusunu rehberimize yönelttiğimde, ilginç iki yanıtla karşılaşıyorum. Birinci neden diyor Demir bey; ”İspanya sıcaklık ortalamaları oldukça yüksek. Hava akımlarını sağlayarak, serinlemenin yolu, dar ve yüksek kanallar oluşturan yapılardan geçer. Bir bakıma yapılanma, doğal klima etkisi yapmaktadır.”

İkinci nedene gelince; ”İspanya, hem güneyden, Müslümanların ve Arapların istila ve egemenliğine uğramış, hem de kuzeyden gelen istilacıların etkisinde kalmıştır. Düşmanlarının toplu saldırısını engelleme ve rahat karşı koyabilmek için, sokakları dar yapmışlardır.

Her yıl, binlerce turist ve gezgin tarafından ziyaret edilmesine rağmen, doğal dokusunu ve yaşam tarzını korumuş Segovia. Bu nedenle UNESCO, şehir merkezini Dünya Mirası Alanı olarak ilan etmiştir.


Ana meydana geldiğinizin habercisi Katedral ve Mayor alanının çevresine dizilmiş kafe ve lokantalar. Ancak, ortalıkta hiç hareket yok. İspanya'nın bütün kentlerinde olduğu gibi, Segovia’da da zaman yavaş akıyor. Turistler olmasa, ortalıkta kimse olmayacak. Kafe ve lokantalardaki servisler de ağır aksak ve kalabalık bir ekiple sunuluyor. 

Kraliyet yazlık sarayını da ziyaret ettiğimizden, Madrid’den bu yana 5 saat geçmiş; hem yorulmuş, hem de acıkmıştık. Rehberimiz, kentin en meşhur yemeğinin, süt kuzusundan yapılan kuzu çevirmesi olduğunu söylemişti.

Kişi başı 25 Euro olmak üzere, eşimle, 50 Euro ödeyerek, kuzu çevirmelerimizin yanında 35 lik bir şarap da içebildik. Kuzu çevirmeyi beğendik ama, verilen bu kadar paraya değer miydi? Diye düşündüm yemekten sonra.

İspanya’daki bütün katedraller birbirine benziyordu. Üstelik, para vererek gezilecekti. Bu nedenle, katedrali gezmeden, şehir çevresindeki dar yollardan su kemerlerine ulaştık.

Romalıların M.S. 1. yüzyılın sonlarında inşa ettikleri su kemerleri büyük ölçüde korunmuş. Guaddarrama Dağları’ndan şehre gelen kemerlerin uzunluğu yaklaşık 15 km olup, toplam 166 kemerden oluştuğunu söylendi rehberimiz. Kemerlerle gelen su tarihi Alkazar Kalesi’ne kadar gidiyormuş.

Alkazar Kalesi


Segovia‘da görülmesi gereken ikinci önemli yer de Alkazar Kalesi. On birinci yüzyılda VI. Alfanso tarafından, Romalılardan kalma kale kalıntılarının üzerine inşa edilmeye başlanan bu muhteşem yapı II. Felipe dönemine, 16. yüzyıla kadar yenilenmeye devam etmiş. İçindeki çeşitli salonlar, II. Juan Kulesi, şapeli, cephane avlusu gibi bölümler de bu dönem içinde yapıya eklenmişler.

Bu kale Disney World‘deki Sinderella Kalesi‘ne ilham kaynağı olmuş bu şatonun Harry Potter filmlerinin masalsı şatolarından biriyle karşılaştığımızı sandım. Harry Potter filmlerinin burada çekilip, çekilmediğini sorduğumuzda rehberimiz, yanıtın olumsuz olduğunu vurguladı.

Alcazar Şatosu, öncelikle bir kale olarak inşa edilmiş. Gemiye benzeyen bu kale, kraliyet sarayı olarak da kullanılmış. Daha sonra hapishane, bir Kraliyet Topçu Koleji ve o tarihten bu yana da bir askeri akademi olarak hizmet vermişti.

Segovia Katedrali


Her ne kadar katedrali gezemediysek de rehberimiz ayrıntılı bilgi verdi Alkazar Şatosu'na giderken.

Segovia Katedrali, Gotik tarzda Roma Katolik katedralidir. Orta Çağ’ın ortalarında Flamboyant Gotik stilinde inşa edilmiştir.

1525 ile 1577 yılları arasında, Alcazar’a bitişikti ve kraliyet orduları tarafından, soylulara karşı ayaklanan halk hareketinde, Alcazar’ı savunmak için kullanılmıştı. İsyancılar ''Kilise Şehre Aittir'' dediler ve ayaklanma sonrasında şehrin merkezine alındı.

Birçok önemli Şapel bulunan katedralde üç yüksek tonoz-tavan örtüsü ve bir ambulatorium-kilisenin doğusundaki yürüyüş yolu içerir. Gotik tonozlar 33 metre yüksekliğinde, 50 metre genişliğinde ve 105 metre uzunluğundadır. Çan kulesinin yüksekliği 90 metreye ulaşır.

İnce vitraylı pencerelerin yanı sıra birçok renkli cam pencereye de sahiptir.

Katedral müzesinde Pedro Berruguete, Sánchez Coello ve Van Orley’in eserleri bulunurken, katedral arşivlerinde İspanya’da yayınlanan ilk basılı kitaplardan biri olan Sinodal de Aguilafuente bulunmaktadır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder