DENİZ SEVİYESİ ALTINDAKİ VOLENDAM

Başkent Amsterdam'dan daha çok dünyadaki iki küçük cenneti temsil eden, dev bir film platosunu geziyormuş duygusu uyandıran Volendam izlenimlerimi sizlerle paylaşmak istedim.

Amsterdam'ın yaklaşık 25 kilometre kuzeydoğusunda yer alan Volendam, büyüleyici, sakin ve butik olarak tanımlanabilecek pitoresk bir balıkçı köyüdür.

Deniz seviyesinin 6 metre altında olması nedeniyle etrafı setlerle çevrili olup, 600 yılı aşkın süredir kendine özgü karakterini korumuştur.

Kasabanın küçük evleri, ilginç sokakları ve keyifli mağazaları, ziyaretçilere güzel anılar bırakan romantik bir atmosfer yaratıyor.

Volendam'ı keşfederken Hollandalılara atfedilen bir sözle karşılaşacaksınız.

"Dünyayı Tanrı yarattı, Hollanda'yı Hollandalılar yarattı."

Volendam'ın ve yakındaki Marken gibi diğer büyüleyici köylerin güzelliğini keşfederken bu duygu size doğru geliyor.

Bir yanda Markermeer Körfezi, diğer yanda çok sayıda güzel ev ile kıyı şeridindeki evler, setin üzerindeki yol boyunca yürürken cazibelerini ortaya koyuyor.

Volendam, Hollanda'nın otantik güzelliğini deneyimlemek isteyenlerin mutlaka ziyaret etmesi gereken bir yer.

Amsterdam'a bir gezi yapmayı planlıyorsanız; Volendam, Edam ve Marken gibi yakındaki köyleri keşfetmeyi düşünün lütfen.

Yel değirmenleri ve balıkçılık mirasıyla bilinen bu büyüleyici yerlere Amsterdam şehir merkezinden kolayca ulaşabilir ve bir günde keşfedilebilirsiniz.

Ayrıca Amsterdam'dayken, UNESCO listesindeki kanallar boyunca, güzelliği ve tarihi önemiyle Venedik'i bile geride bırakan tarihi bir tekne turu yapma şansını kaçırmamalısınız.


21 Ekim 2014 Salı, Volendam Amsterdam…

Benelüx & Paris Sonbahar Turu ikinci gününde, rehberimiz Can iriliş’in deyimiyle ‘’Cennet gibi bir balıkçı Köyü’’ olan Marken’den, yerel saat ile 10.25 te ayrılıp, bir başka ”rüya gibi bir balıkçı köyü” olan Volendam’a hareket ediyoruz.

Rehberimize göre, Hollanda’yı tanımak ve anlamak için, Amsterdam dışındaki kırsalı tanımalıymışız. Kırsaldaki köyler, geleneklerinin yanı sıra doğal dokuyu da daha iyi korumuşlar.

Volendam, şirin mi şirin bir balıkçı köyüdür diyor rehberimiz. Huzur dolu, butik bir kasaba ile karşılaşacaksınız. Evleri, restoranları, barları, süs eşyaları satılan dükkânları son derece zevkli bir görüntü oluşturuyor.

Ayrıca bu dükkânlardan alabileceğiniz Hollanda bebekleri, tahta ayakkabılar, yerel kostümler, süs eşyaları gibi şeylerin fiyatları da Amsterdam’a göre daha hesaplıdır.

Hollanda denince aklımıza gelenlerin başında, Hollanda’nın inekleri ve peynirleri gelir diyen rehberimiz, yolumuz üzerindeki çiftlik kompleksinin ziyaretinin yararlı olacağını söylüyor.

Yol boyunca meralarda otlayan inekler, koyunlar, keçiler, atlar ve barındıkları çiftlik evleri oldukça ilgimizi çekti. Her çiftlik evinin kendisine özel otlanma alanları bulunuyor.

Hareketimizden yarım saat sonra sözü edilen hayvan çiftliğine ulaşıyoruz. Önce, çok değişik peynir ürünlerinin üretildiği bölüme giriyoruz. Yerel giysileri içinde bizi karşılayan, çiftlik sahibi olduğunu sandığımız, bir hanımefendi grubumuza üretim aşamalarını anlatıyor. Rehberimiz de tercümesini yapıyor.

Açıklamalar bittikten sonra tadım faslı başlıyor. Tadım faslından sonra da satış bölümüne geçiliyor.

Satış bölümünde, dünyaca ünlü 12 çeşit peynir bulunduğunu öğreniyoruz. Yeme içme ile pek fazla aram olmamasına rağmen, peynir markaları ilgimi çekiyor. Rehberimizin yaptığı çeviriye göre, adını Hollanda’daki Gouda kentinden alan ‘’Gauda Peyniri’’ dünyada en popüler olan Hollanda peyniri olup, inek sütünden yapılıyor.

Isındıkça uzayan bir peynir çeşidi olan Gouda tostlarda ve pizzalarda kullanılıyormuş. Taze Gauda peynirleri kırmızı parafin ve balmumu ile kaplanırken, eski Gaudalar ise siyah balmumu ile kaplanıyormuş.

Tekerlek şeklinde bir yapısı olan ve adını Hollanda’nın Edan kentinden alan bir başka peynir, yarı sert olup, parafinle kaplanmış. Hollanda’nın önemli ihraç ürünlerinden birini oluşturuyor.

Tadım ve alış veriş faslı tamamlandıktan sonra tur otobüsündeki yerlerimizi alıyoruz.

Rehberimiz, Hollanda’daki kara parçalarının büyük bir bölümünün deniz seviyesinin ortalama 6 metre altında olduğunu hatırlatıyor. Arkasından da, gülerek, Hollandalıların bir deyimini aktarıyor. Tanrı Dünyayı yarattı, Hollandalılar da Hollanda’yı yarattı. Deyimin haklılığı su götürmez biçimde gerçek.

Deniz seviyesi altında bulunan ülkenin büyük bir kesimi, taşkınlara karşı doğal ve yapay birimlerden oluşan bir kıyı savunma yapısı ile korunmaktadır.

Çağlar boyunca bu düşük kotlu bölgede yaşayan kişiler, denizden gelen tehditlere karşı sonsuz bir sıkıntı ile yüz yüze kalmışlardır. Bu nedenle, arazi ıslahı olarak bilinen denizden kazanım, polder olarak bilinen taşkın koruma sahaları yapımı, setler inşaatı ve deniz seviye kontrolü ile ilgilenmek zorunda kalmışlardır.

Kıyı alanındaki Hollanda yerleşimleri; neredeyse yarısını barajlar ve setlerin koruduğu 451 kilometrelik kıyı çizgisi boyunca, Dünya’daki en kapsamlı kıyı savunma sistemini kullanmaktadırlar. 1990 yılından bu yana kıyı politikası, kum beslemesi yoluyla, daha fazla toprak kaybını önleyerek, kıyı çizgisini korumaktır. Bu politika bugüne kadar başarılı olmuştur.

Günümüzdeki kıyı savunma sisteminden önceki uygulamada en etkin araçlar yel değirmenleriydi. Volendam’a girmeden önce, bir kanal üzerindeki özel mülkiyete ait bir yel değirmeninin fotoğraflarını çekmek için 10 dakikalık mola verileceğini söylüyor rehberimiz.

Verilen molada, uzaktan da olsa, fotoğraflar çekiliyor. Cervantes’in kahramanları Don Kişot ve Sancho Panza’nın ezeli düşmanı olarak tanımıştık yel değirmenlerini öğrencilik yıllarımızda.

Geçmişte su tahliyesi için kullanılan yel değirmenleri, günümüzde bıçkı tezgâhı ve yağhane olarak kullanılıyor. Elektrikten tasarruf yapılıyor.

Fotoğraf çekiminin ardından otobüsümüze binerek Volendam yolunu tutuyoruz. Yaklaşık 10 dakika sonra, Volendam’ın tur otobüslerine ayırdığı otoparkında otobüsümüzden inerek rehberimizin arkasına takılıyoruz. Kıyıdan köyün alış veriş merkezine ulaşmak istiyoruz.

Yağmurun yanı sıra şiddetli bir rüzgâr muhalefeti ile karşılaşıyoruz. Ancak, yılmadan yürümeye ve arada bir durup fotoğraf çekmeye çalışıyoruz.

Grup olarak, deniz seviyesinden oldukça aşağıda bulunan evler ile deniz arasındaki bir set üzerinde yürüyoruz.

Sete komşu olan konutların minnacık bahçelerinde olağanüstü bir peyzaj yapılmış. Eşimin heyecanla gösterdiği avuç iç kadar bahçelerin fotoğraflarını çekiyorum.


Sete komşu konutların arkasında yapay kanaletler ve çevre düzenlemelerinin göz alıcı olduğu konutlar bulunuyor. Anlıyorum ki, bu küçük balıkçı kasabası Volendam, Hollanda’nın gerçek güzelliklerini görmek isteyenlerin uğraması gereken bir yermiş doğrusu.

600 yıldır özelliklerini koruyan, kendine has küçük evleri ile bu romantik kasaba, ziyaretçilerinde hoş anılar yaratmayı başarıyor. Tekrar anlıyorum ki Hollanda Amsterdam’dan ibaret değil.

Amsterdam çevresindeki bu ufak ve şirin kasabalar konuklarını büyülü birer masal diyarına taşıyorlar. Yürüdükçe, Volendam kasabasının güzelliğinin sahil şeridindeki bir sokak boyunca ilerleyen sağlı sollu evlerinde gizli olduğunu anlıyorum.

Bir taraftan yürüdüğümüz set üstü yolun sağ tarafında, deniz seviyesinin altındaki bölgede yer alan birbirinden güzel evleri hafızamıza kazımaya çalışırken, rehberimizi de gözden kaybetmemeye çalışıyorum.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder