BOZBURUN YARIMADASI

 

Bozburun Yarımadası, tarihsel süreçte, bölgesel olarak Batı Anadolu, yöresel olarak Büyük menderes nehrinden Köyceğiz Gölü'ne kadar uzanan Karya bölgesinde yer alır. Akdeniz'e uzanan üç yarımadadan biri olup, Anadolu'nun yerel kavimi sayılan Karyalılarca yerleşime açılmıştır.

M.Ö. 12. Yüzyıldan itibaren Batı Anadolu kıyılarını etkisi altına alan dış göçlerden siyasi, kültürel ve ekonomik olarak olumsuz etkilenmiştir.

Diğer taraftan, ''taşlık ve kayalık'' anlamına gelen Trakhei adından da anlaşılacağı gibi, Coğrafi özellikleri itibarıyla Bozburun Yarımadası küçük ve kapalı sayılabilecek alanlardan oluşmuştur.

Kısmen oldukça dik, 900 metreyi bulabilen dağlar arasına sıkışmış, çukur vadiler ve dar boğazlar, bu yörenin karakteristik yüzey biçimleridir. Yarımadanın güneydoğu kıyıları, çoğunlukla, kayalık ve dik yamaçlardan oluşmakla birlikte % 60- 70’i ormanlıktır.

Az sayıdaki koy, gemilerin yanaşmasına uygun yapıdadır. Daha fazla sayıda koyun bulunduğu kuzeybatı kıyısındaysa, kayalıklardan sonraki düz kumsalların konumları, gemilerin yanaşmasına uygundur.

Yarımadanın bu yönünde kalan derin koylar, fırtınalı havalara karşı güvenli liman hizmeti de sunmaktadır. Çok sayıdaki yerleşim yerinin bu tarafta bulunması da bu durumla açıklanabilmektedir.

Marmaris’in kalabalığından uzakta, el değmemiş güzelliği ile hayranlık uyandıran ve ülkemizin güneybatı köşesinde bulunan şahane bir yerdir Bozburun Yarımadası.

Yarımadanın iç bölgelerine geçit vermeyen ,ancak denizi kucaklayan boz dağlar, tepeler, tepecikler…

Aralarında keyifle salınan yüzlerce girintili çıkıntılı koylar…

Tepelerin denizle kavuştuğu daracık düzlüklerde ufacık köyler…



20 Eylül 2022 Salı, Turunç Marmaris…

Konaklama yerimiz Loryma' da dördüncü günümüz. Marmaris Turizm Birliği tanıtım broşürlerine göre Bozburun Yarımadası’nın antik adı Loryma Yarımadası olup, Karyalıların ilk yerleşim yeriydi. 

Konaklama yerimizle aynı adı taşıyan, turizm açısından pek fazla gündemde olmayan Bozburun-Loryma Yarımadası’nı, kısmen de olsa, keşfe çıktık eşimle.

Birçok medeniyete ev sahipliği yapan bu doğa ve tarih harikası dağlık ve taşlık yarımada, keçi yolu ve patika ağı ile sarılmış olup, son yıllarda asfalt yollara da kavuştu.

Turunç merkezli tarihi bir gezi yaparken Amos Antik Kentini yolunuz üzerinde bulursunuz. Bazı tarihçilere göre konakladığımız Turunç beldesi antik adı Amos’tur. 

Şehir surlarıyla çevrili bir tepe üzerinde yer Antik Kent, Helenistik dönemden Doğu Roma İmparatorluğu dönemine kadar sürekli olarak yerleşim görmüştür. Günümüzde ise antik kentin en iyi korunmuş yapısı tiyatrosudur.

Amos, Turunç ile Kumlubük arasındaki tepenin hemen üzerinde, Turunç’un yaklaşık 4 km güneydoğusundadır.

Otelimizden çıkarak, rotamızı Bozburun Yarımadası’nın merkezi olan Bozburun’a çevirdik. Rotamız üzerinde Marmaris Bayır Köyü, Marmaris Selimiye yat limanı da bulunuyor.

Coğrafi özellikleri itibarıyla Bozburun Yarımadası küçük ve kapalı sayılabilecek alanlardan oluşmuştur.

900 metreyi bulabilen, kısmen oldukça dik dağlar arasına sıkışmış çukur vadiler ve dar boğazlar, bu yörenin karakteristik yüzey biçimleridir

Yarımadanın güneydoğu kıyıları, çoğunlukla, kayalık ve dik yamaçlardan oluşmakla birlikte % 60- 70’i ormanlıktır. Az sayıdaki koy, gemilerin yanaşmasına uygun yapıdadır.

Daha fazla sayıda koyun bulunduğu kuzeybatı kıyısındaysa, kayalık kıyılarla düz kumsalların konumları, gemilerin yanaşmasına daha uygun bir durum ortaya koymaktadır.


Yarımadanın bu yönünde kalan derin koylar, fırtınalı havalara karşı güvenli liman hizmeti de sunmaktadır. Çok sayıdaki yerleşim yerinin bu tarafta bulunması da bu durumla açıklanabilmektedir.

Çoğu yerleşim yerinde antik kent ve kaleler görülebilmektedir.

Türkiye’nin en uzun antik yürüyüş rotası olan Karya Yolu’nun 148 kilometresi Bozburun Yarımadasında yer alıyor.

Antik kale, tiyatro, tapınak, mezar ve yerleşim kalıntıları arasından tepeler boyunca ilerleyen patikalarda zaman zaman Simi adası ve Datça yarımadası yürüyüş rotasındakileri selamlarken, büyüleyici deniz manzaraları da eşlik etmektedir.

Bozburun’a ulaşıncaya kadar, geçit vermeyen dağlarda, her nasılsa teknolojiye yenilmiş geçitlere çıktık, geçitlerden indik, yılan gibi kıvrılmanın yanı sıra sıkça U dönüşlerinin olduğu virajlarda yüreğimiz ağzımıza gelerek sürdürdük arabamızla yolculuğumuzu.


Marmaris’in kalabalığından uzakta, el değmemiş güzelliği ile hayranlık uyandıran ve ülkemizin güneybatı köşesinde bulunan şahane bir yer Bozburun Yarımadası.

Yarımadanın iç bölgelerine geçit vermeyen ,ancak denizi kucaklayan boz dağlar, tepeler, tepecikler…

Aralarında keyifle salınan yüzlerce girintili çıkıntılı koylar…

Tepelerin denizle kavuştuğu daracık düzlüklerde ufacık köyler…

Ulu çam, okaliptüs, ve çınar ağaçlarının rüzgarla salınan yaprak sesleri… Turunç, portakal, limon ağaçlarının çiçek kokuları…

Yol kenarlarında eşekler ve inekler, tepelerde keçiler oğlaklar, koyunlar, kuzuların melemeleri, boz kayaların arasından fışkıran taze fıstık yeşili çalıların sarı, turuncu ve kızıla çalan parmak uçları…

Dev sarı papatyalar…

Mor karabaş lavantalarının buram buram baygın kokuları…

Yarımadanın merkezi olan Bozburun Kasabası’nda, geleneksel gulet imalatı gerçekleştiriliyor.

Korunaklı körfezlere ve koylara sahip olan Bozburun’da, kış mevsiminde tekneler ağırlanır, tamirleri ve bakımları yapılır.

Zaten Bozburun bu yönüyle oldukça ünlüdür.

Yaz mevsiminde ise tüm Bozburun Yarımadası teknelerle kuşatılmış gibidir. Liman boyunca demirlemiş tekneler oldukça hoş bir görüntü oluşturur yarımadada.

Bozburun Yarımadası’nın üst yarısı, korunaklı koylardan yükselen dik yamaçları ile dağlık ve ormanlık bir yapıya sahiptir.

Güney kısım ise daha çorak ve kayalıktır.


Tam bu bölgede toprağın altında kalmış kalıntılar, gizli vadiler ve kuytu köşelerde kalmış limanları gözetleyen kaleler yer alır.

Bozburun Yarımadası, doğa yürüyüşçüleri için en ideal rotalardan biridir aynı zamanda.

Gözlerden uzak ve oldukça zor ulaşılan bir yarımada olan Bozburun Yarımadası, keşfetmekten ayrı bir haz duyan doğaseverlerin vazgeçilmez noktalarından biridir.

Yunan adalarından Simi ve Rodos’u rahatlıkla görebilmek için eski yollar ve patikalar temizlenmiştir.

Kumdan kale yapan bir çocuk hayal edin.

Demiş ”Yolculuk Terapisi” adlı gezi rehberinde Zeynep Atılgan Boneval…

Su dolu bir kovanın içine incecik kumları doldurup, avucunun içinden yavaş yavaş döküyor.

Yan yana minik tepecikler, tepeler, dağlar pıtır pıtır ortaya çıkıyor. Ve sonra aralarına deniz doluyor.

İşte böyle bir hayal Bozburun yarımadası.

Bozburun Yarımadasında yaşayan halk Karyalılar döneminden beri deniz yolculuklarının vasıtası olan tekne yapımcılığında ustalaşmış.

Bu gelenek günümüze kadar devam etmiş.

Marmaris’ten kalkan ‘Mavi Yolculuk’ guletlerinin çoğu, bölgenin idari merkezi olan Bozburun kasabasında imal edilmiş ve hala edilmeye devam ediliyor.

Zamanla bölgedeki sahil kasaba ve köyleri, yat, yelken ve deniz turizminin gelişimi ile tekne yapımcılığı yerine, gelen turistlere hizmet eden konaklama ve yeme içme işletmelerine odaklanmış.

Ancak hala, yazları koylara demirleyen tekneleri, kış aylarında tamir ve bakım için ahşap destekler üzerinde bu köylerde karada görebiliyorsunuz.

Kaynaklar:

  1. DOĞANER, Prof. Dr. Suna. "Bozburun Yarımadası: Coğrafi Ortam ve İnsan

  2. AKINCI 944 - Muğla Bozburun Yarımadası (mehmetakinci.com.tr)

  3. Yolculuk Terapisi | Yolculuk Terapisi






BİTEZ BODRUM


Bitez, in asıl yerleşim alanı sahilden biraz içeride olup, Bodrum’un yaklaşık 10 km güney batısında yer alır. Dillere destan, ‘’Çökertme’’ türküsünde adı geçen Bitez Yalısı ise yerleşim yerinin sahilidir.

‘’Çökertme’ den çıktım da Halil’im, Aman başım selamet, Bitez de yalısına varmadan, Aman koptu kıyamet.’’ 

Türküsünü duymayan yoktur. Dillere destan bu türkü bir ölçüde Bitez'i de içerir. Türkü ile Bitez bütünleşir, birbirinin yerini alır.

Çok katlı betonlaşmadan kendini kurtarabilmiş nadir tatil yerleşimlerden biri olan Bitez Yalısında (sahilinde) yaklaşık 2 km’lik yürüyüş yolu bulunur.

Yürüyüş yolunun bir tarafında lokanta ve barlar, diğer tarafında yüzlerce şezlong ve şemsiyeleriyle işletmeler konuklarını ağırlar.

Bitez, Bodrum yarımadasının en popüler tatil beldelerinden birisi konumunda ve Bodrum’un en güzel koylarından birisidir. Üstelik İstanbul ve Ankaralıların, büyük çoğunluğunun, tatillerini geçirdiği, sahillerinde adım atacak yerin bulunmadığı yaz aylarında bile Bodrum’un en sakin beldesi durumundadır.

Çok soğuk olmayan suyu, kumlu plajı, turkuaz berrak ve derin olmayan denizi, özellikle çocuklu tatilciler için ideal bir yerdir

Bitez Koyu, rüzgâr şartları ve güzelliğiyle her türlü su sporları için de oldukça uygundur. Türkiye’de deniz sörfü denildiğinde ilk akla gelen ve en popüler yer Bitez‘ dir. Başta rüzgâr sörfü olmak üzere deniz bisikleti, kano ve diğer su sporlarını rahatlıkla yapabilirsiniz.

Güneş battıktan sonra farklı bir hava ve sahil kıyısıyla karşılaşırsınız. Yürüyüş yolunun iki tarafında yer alan lokanta ve barların konuklarını ağırlama mekânları rengârenktir. Birçoğunda canlı müzik vardır ve masalımsı bir atmosfer yaratılmıştır.

Bitez kendi başına Bodrum gibidir…


13 Eylül 2018 Perşembe, Bitez…

Çökertme türküsüyle özdeşleşmiş, Bodrum’un bir mahallesi konumundaki Bitez'i 1979 yılında görmüştük. Yıllar sonra tekrar görebilmenin heyecanıyla, Çarşamba akşamı saat 21,15’te İstanbul'dan hareket ettik.

Perşembe sabahının erken saatlerinde Bafa Gölü civarında mola verip, hem kahvaltı yaptık hem de bacaklarımızın açılmasını sağladık.

Bafa Gölü çevresinde bacaklarımı açmak için yürürken 1967-68 yıllarına, göl çevresindeki köylülerin toprak ağalarına karşı direnişine, direnişi örgütleyen Deniz Gezmiş ve arkadaşlarına bir sanal yolculuk yaptım.

Ardından, 14 saatlik bir yolculuktan sonra saat 11,00’de, Bitez Garden Life Otelin bahçesine giriş yaptık. Otelin inanılmaz güzel bir bahçesi vardı. İlk izlenim bizi çok memnun etti.


Yolculuğumuzun ilk saatlerinde rehberimiz Bitez ’in, Bodrum’un yaklaşık 10 km güney batısında yer almakta olduğunu söyledikten sonra, Bodrum Yarımadasının en popüler tatil beldelerinden birisi konumunda ve Bodrum’un en güzel koylarından birisidir. Demişti.

Üstelik İstanbul ve Ankaralıların büyük çoğunluğunun tatillerini geçirdiği, sahillerinde adım atacak yerin bulunmadığı yaz aylarında bile Bodrum’un en sakin beldesi durumundaydı.

Otele giriş işlemlerini beklerken, bavullarımızı eşime bırakarak, Bitez Koyu ve kıyısını keşfetmek istedim. İstedim çünkü 1979 yılından bir şeyler kalmış mıydı?

Kapıdaki güvenlik görevlisinin tarifiyle kıyıya ulaştım. Hayal kırıklığına uğramamıştım. Çok katlı betonlaşma olmadığı gibi Bitez Yalısı olarak da tanımlanan sahil yolu ve çevresi yemyeşildi. Karanın içlerine doğru da mandalina ve portakal bahçeleri yer alıyordu.

Bitez Yalısı olarak tanımlanan 2 km’lik sahil yolunun bölümünü de Çökertme Caddesi oluşturuyordu. Çökerte Caddesi'nde yürürken aklıma hikayesi geldi.

Yiğitliği dillerde dolaşan, mert, irikıyım, kaşı-gözü eli-yüzü düzgün bir Bodrum delikanlısı varmış, adı Halil'miş. Herkesin yüreğini sızlatan türkünün dilden dile dolaştığı dönemlerde, yerli halkın geçimini sağlaması oldukça güçmüş.

Halil, kimseye zarar vermeksizin sadece ekmek parası kazanmak için kaçakçılıkla uğraşıp, yaşamını sürdürüyormuş. Yaptığı iş ise, en yakın dostu İbrahim Çavuş ile memleketindeki tütünleri, Yunan adalarına taşımak, dönüşte uzo rakısı, kahve ve kanyak gibi şeyler getirmekmiş.

Bitez Yalısı'nda oturan, güzelliği dillere destan Çakır Gülsüm adında biri varmış. Tüm yöre halkı, bu iki sevilen kişiyi birbirlerine yakıştırırmış.

Bodrum'un Çerkez kaymakamının da gözü Gülsüm'deymiş. Bu yüzden kaçakçılık yaparken Halil'i yakalamak için tüm gücünü ortaya koyuyormuş kaymakam.

Yine bir gün Halil kaçağa çıkmadan dönüşte Bitez Yalısına çıkacakları haberini salmış ki muhbirleri yanıltsın. Aslında arkadaşları Aspat koyunda bekleyeceklermiş. Kaçak dönüşünde Halil ve can arkadaşı İbrahim Çavuş yolu şaşırıp karanlıkta Aspat diye Bitez yalısına girince kıyamet kopmuş.

Pusudaki kaymakam önderliğindeki kolcular basmışlar kurşunu. Çatışma sırasında bir kolcu tarafından hançerlenerek öldürülmüş Halil.

Gülsüm başta olmak üzere, tüm Bodrum yasa bürünmüş ve adına bu türkü yakılmıştı. Derken, yanından geçmekte olduğum işletmelerden birinde de Çökertme Türküsü çalınıyordu. Mutlu oldum.

Bitez Yalısı boyunca bir hayli fotoğraf çektikten sonra geri döndüm. Saat 12,00’de giriş işlemleri tamamlanmış, bileklerimize her şey dâhil statüsünde olduğumuzu gösteren bilezikler takılmış, bize ayrılan 58 numaralı odamıza yerleşmiştik.


Otelin inanılmaz güzellikteki giriş bahçesine bakan, üstelik küçük bir de balkonu bulunan bir odaydı odamız. Yüksek perdeden müzik çalınan animasyon alanı, havuz ve yemekhaneden de biraz uzaktaydı. Müzik ve diğer gürültülerden rahatsız olmayacaktık. Odamızı sevmiştik.

Odamıza yerleştikten sonra havuz başında konuşlandırılmış olan yemekhaneye gittik. Konuklar sıraya girmişlerdi, biz de girdik. Yaklaşık 20 metrelik açık büfede, başta balık olmak üzere, herkesin damak tadına uygun yemekler vardı. Yemekleri harika bulmuştuk. Çalışanlar güler yüzlü ve her konuda yardımcı olmaya çalışıyorlardı.

Yemekhanenin iç kısmında da salatalar ve tatlıların onlarca çeşidi vardı. Yemekler, içecekler, salatalar, tatlılar ve sunum umduğumuzdan daha iyi çıkmıştı. Üstelik hafif yiyecekler ile alkollü ve alkolsüz içkiler sunan yer olarak tanımlanabilecek snack bar da günün 18 saati hizmet vermekteydi.

Otelimiz denize yakındı. Denize girmek için sahildeki Ambrosia otelinden yararlanacaktık. Denize sıfır konumu ve mavi bayraklı plajıyla bizlere de şezlong ve şemsiye hizmeti verecekti.

Eşimle birlikte Pomelan Caddesi üzerinden sahile indik. Plajlarla turistik işletmeler arasında kalan yürüyüş yolunda batıya yöneldik önce. Sunsen Long ile Toloman Restoran’ı geçince Bitez Yalısı Zeytin Ağacı Tabiat Anıtı karşımıza çıktı.

Korumaya alınmış anıt zeytin ağacının 300 yaşında, 3,5 metre uzunluğunda ve 7,60 metre çevre genişliğine sahip olduğunu öğrenmiştik. Büyüleyici bir görüntüsü olan 300 yıllık zeytin ağacını görmek bizi mutlu etti. Fotoğraflar çekildikten sonra geri dönerek sahilin batı bölümünde bulunan Ambrosia oteline doğru yürüdük.

Sağımızda yer alan Bitez Koyu, rüzgâr şartları ve güzelliğiyle her türlü su sporları için oldukça uygun görünüyordu. Türkiye’de deniz sörfü denildiğinde ilk akla gelen ve en popüler yer Bitez ‘dir demişti rehberimiz.

Benim aklımda ise Çeşme Yarımadasındaki Alaçatı kalmıştı. Başta rüzgâr sörfü olmak üzere deniz bisikleti, kano ve diğer su sporları için uygundu.

Bitez Koyu Bodrum yarımadasının en uzun sahillerinden biri olup, çok soğuk olmayan suyu, kumlu plajı ve derin olmayan deniziyle, özellikle çocuklu tatilciler için, ideal bir yer.

Dediğim gibi Çökertme türküsüne konu Bitez, Bodrum’un en uzun sahil şeridine sahip bir belde…

Ne var ki turistik işletmelerce parsellemiş. İşletmelerin denetimindeki sahil boyunca sıralanan plajlara yaklaşık 50 TL harcama sözü ile girip şezlonglarını ve kumsalını kullanabiliyorsunuz.

Sahil şeridinin arka kısımlarının mandalina ve turunç ağaçları ile çevrili olduğunu görmüştük sahile gelirken.

Ambrosia Otelin plajında kendimize gölgeli iki şezlong bularak yerleşiyoruz. Arkamızda yeşilliklerden oluşan bir çitin yanı sıra yürüyüş yolu ile çit arasında otelin konukları için koyduğu rahat koltuklar ve sehpalar bulunuyor.

Otele bitişik Temple Bar’dan ücretini ödeyerek yiyecek ve içecek alabiliyorsunuz. Oldukça ünlü bir işletme Temple Bar.

Önümüzdeki Bitez Koyu bütün güzellikleriyle kendini gösteriyor. Koyun derinleştiği yerde iskele var. İskeleye ulaşmadan önce denizin içine iki tane de salıncak yapılmış. Özellikle çocukların oldukça ilgisini çektiğini görüyoruz.

Bir süre güneşlendikten sonra, sırasıyla denize giriyoruz. Başlangıçta biraz soğuk gelse de, yüzmeye başlayınca alışıyorsunuz. Deniz temiz ve berrak…

Eşim denizden çıktıktan sonra, çevreyi tanımak ve fotoğraf çekmek için, Bitez Koyunun doğusuna yürümeye başlıyorum.

Sağ tarafımdaki sahilde halk plajı var. Kıyısı oldukça sınırlı olup, denize girmek isteyenler sandalyeleri ve şemsiyeleriyle gelmişler. Sol tarafımda ise Salash Restoran ile birlikte tenis kortları, bir mini futbol alanı, spor yapmak için aletler, yelken ve sörf okulları bulunuyor.

Biraz daha ilerleyince Bitez Marina ve marinadaki onlarca tekne ve kotra fotoğraf karelerime giriyor. Marinaya bakan belediyenin işlettiği İskele Kafe de soluklanacağınız bir yer olarak duruyordu.

Marinadan geri dönerek Ambrosia Otelinin plajına, eşimin yanına döndüm. Otelimize dönerken, akşam yemeğinden sonra, Bodrum’a gitmeye karar verdik.

Otel görevlilerinden edindiğimiz bilgilere göre, Konaklama imkânları bakımından da zengin bir belde olan Bitez’den Bodrum’a her 20 dakikada bir dolmuş kalkıyormuş.

Kaynaklar:

1. AKINCI 944 - Bitez Bodrum (mehmetakinci.com.tr)

2. Bodrum Belediyesi (turkiye.gov.tr)

İÇMELER MARMARİS MUĞLA



Marmaris'in bir mahallesi konumundaki İçmeler, Marmaris’in 8 kilometre güneybatısında yer alıyor.

Mavi bayraklı plajları turkuaz renkli ve berrak olup, balık restoranları, hareketli çarşıları ve eğlence mekanlarıyla yaz tatillerinin değişmez adreslerinden biridir.

Marmaris büyüyüp, yükü kaldıramaz olunca, küçük bir balıkçı köyü olan İçmeler ve Plajı devreye girmiş. Marmaris’in ana plajı olmuş.

Yeşilin ve mavinin en güzel tonlarının buluştuğu Mavi Bayraklı İçmeler plajı, doğa ile iç içe bir gün geçirmek için en ideal yerlerden biridir.

Şehir merkezine yakınlığı ve nefes kesen güzelliğiyle, her yıl yerli ve yabancı on binlerce turist tarafından ziyaret ediliyor.

Berrak ve mavi su ile dolu akvaryum gibi olan İçmeler Plajında yüzme arkadaşlarınızdan bazıları balıklar olur.

İçmeler' de farklı deneyimler yaşamak için birçok alternatif bulunuyor. Kano, deniz paraşütü, muz ve tekne turları gibi birçok su sporları aktivitesini deneyimleyebilirsiniz.

Plajın çevresinde birçok kafe ve market bulunuyor. İstek ve ihtiyaçlarınızı buralardan temiz edebilirsiniz. Her bütçeye uygun seçenekler vardır.

Yumuşak kum ve çakıl karışımı olan plaja girişler ücretsizken, belli bir ücret karşılığı şezlong ve şemsiye kiralayabilirsiniz.


22 Eylül 2022 Çarşamba, Turunç…

Bugün pazar alışverişi için İçmeler'e gitmeye karar verdik. Başımızı döndüren, kalbimizin pır pır etmesine neden olan keskin U dönüşlü virajlardan sonra İçmeler’e girerken, beynim beni zamanda oldukça geriye, 1980'li yıllara götürdü.

Şimdilerde, kaldırılmış olan Köyişleri Bakanlığı Yol-Su Elektrik biriminde Mimar olarak çalışan eşim ve arkadaşlarıyla birlikte İçmeler’ deki YSE kampına gelmiştik.

Arabayı kullanan eşimin sesli uyarısı üzerine kendime gelip, bütün dikkatimi navigasyona ve aniden karşımıza çıkan virajlara verdim.

Yaklaşık yarım saat sonra girdiğimiz İçmeler sebze ve meyve pazarında alış-veriş yaptıktan sonra plaja yakın bir yerde arabamızı park ederek yürümeye başladık.



1980-90’lı yıllarda binlerce yerli ve yabancı turist, doğayla iç içe ve olanakların oldukça fazla olduğu bir tatil için Marmaris’i tercih ediyordu. Ulaşımın oldukça zor olduğu İçmeler henüz gündemde değildi.

Marmaris, birbirinden güzel beldeleri ile, 2022’li yıllarda turistlere unutamayacakları bir tatil fırsatı sunuyordu.

Bu beldeler arasında İçmeler, ilk tercih edilen yerler arasında bulunuyor. Marmaris’e 8 km uzaklıkta bulunan bu güzel beldeye 10 dakikalık bir yolculukla ulaşmak mümkün.

Marmaris büyüyüp, yükü kaldıramaz olunca İçmeler Plajı devreye girmiş. Marmaris’in ana plajı olmuş. Yaz aylarında aşırı kalabalıklaşmış.

İçmeler, Akdeniz iklimine sahip olan bir belde olması nedeniyle; kış ayları ılık ve yağışlı, yazları ise sıcak ve nemlidir.

İçmeler tüm yaz boyunca ziyaret edilebilir. Ne var ki yaz aylarında oldukça kalabalık olan İçmeler, özellikle sakinliği sevenler için, tercih edilmemektedir.

Huzur ve sakinlik aranıyorsa ilkbahar ve sonbahar aylarında tercih edilmelidir.

Kısa bir süreliğine uğradığımız İçmeler Plajı ve çevresinde, 1980'li yılları konuşarak dolaşıp, yeterli fotoğrafları çektikten sonra konaklama yerimiz Turunç'taki Loryma Resort'a geri dönüyoruz.

Kaynaklar:

      1. https://www.mehmetakinci.com.tr

      2. İçmeler, Marmaris - Vikipedi (wikipedia.org)