İSPANYA MANEVİ BAŞKENTİ TOLEDO

 


Toledo, Orta İspanya’nın Kastilya-La Mancha özerk bölgesinin başkenti olup kent, üç yanını çevreleyen Tajo Nehri ile adeta bir adayı andırır.

Yunan kökenli olan Toledo, M.Ö. 192'de Roma İmparatorluğu’nun egemenliğine girmiş olup, Roma dönemindeki adı ''Toletum''dur.

Vizigot kralı Athanagild buraya yerleşince, Vizigotlar'ın en tinsel başkenti haline gelmiştir. 711 yılında Emevîlerin İspanya’yı fethinden sonra Emevîlerin eline geçti. Endülüs Emevilerinin Başkenti Kordoba olurken komuta merkezi Toledo oldu. Ayrıcalıklarını Kordoba’ya kaptırdı.

Emevîler; şehircilik, kültür ve ekonomi alanlarında Toledo’nun gelişmesini sağladı.

Katolik İspanya Krallarının İspanya’yı yeniden fethi sonrasında, 1085’te Leon ve Kastilya kralı VI. Alfonso, Toledo’ya girerek burayı başkent ilan etti.

Toledo dört asır boyunca İber Yarımadası’nın kültür ve din merkezi olma işlevini sürdürmüştür. Ancak16. yüzyılda çıkan ayaklanmalar, Toledo’yu sarsmış ve Kral II. Felipe, 1560’ta başkenti Toledo’dan Madrid’e taşıdı.

Bugün, yabancı ülkelerden gelen turistlerin yoğun ilgi odağı olan Toledo’nun tarihi bölgesi, içindeki mimari yapılarla birlikte, 1986’da UNESCO Dünya Miras Listesi’ne alındı.

İspanya'nın manevi başkenti olan Toledo içinde Gotik bir katedral, manastırlar, müzeler, saraylar ve köprüler bulunur. Spor ve kültür açısından da gelişmiş olan Toledo’da 200’den fazla otel bulunmakta olup, lüks otellerden hostellere kadar geniş bir yelpazede hizmet vermektedir.

6 Nisan 2008 Pazar, Toledo…

Madrid merkezli İspanya turumuzun dördüncü günündeyiz. Bu gün ekstra olarak düzenlenen Toledo turumuz var. Yaklaşık 550 yıl Büyük İspanya İmparatorluğunun Başkentliğini yapmış olan Toledo, unvanını Madrid’e kaptırdıktan sonra İspanya’nın manevi başkenti olmuştu.

Sınırlı günlerin olduğu bu tür yurt-dışı gezilerde zamanı verimli kullanmamız gerekiyor. Saat 08,30’da tüm katılımcılar kahvaltılarını bitirmiş, tur otobüsünde yerlerimizi almıştık. Madrid’in yaklaşık 80 km kuzey-doğusunda bulunan Toledo yolculuğumuz bir saatten fazla bir zaman gerektirdiğinden, Rehberimiz Demir bey bu süreyi İspanya ve Toledo tarihini özetleyerek değerlendirmek istedi.


Toledo’yu, Kelt Kralı Tubal’ın oğlu Tago kurmuştu. Galya ve İngiltere’yi fethetmek isteyen Romalılar, M.Ö. 190′ lı yıllarda, İber Yarımadasına geçip, Toledo’yu fethettiler.

Kenti, askeri garnizona dönüştürüp, Toletum adını verdiler. Konutlar, idari binalar, köprüler, su kemerleri, kaleler ve surlar yaparak, kenti yerleşime açtılar.

600 yıl sonra, Batı Roma zayıflayınca, Toledo Gotların istilasına uğradı. Gotların bir kolu olan Vizigotlar’a 350 yıl başkentlik yaptı.

Cebelitarık Boğazını geçen Tarık Bin Ziyad komutasındaki Müslüman Arap birlikleri İber Yarımadasının büyük bir bölümünde denetimi ele geçirdiler.

712 yılında da Toledo’yu aldılar. Adını Tuleytula olarak değiştirdiler. Toledo’da Endülüs Emevîleri dönemi başladı. Endülüs Emevîleri İber Yarımadasını 750 yıl, Tuleytula’yı 350 yıl yönettiler. Endülüs Emevilerinin Başkenti Kordoba komuta merkezi ise Toledo oldu.


Üç büyük semavi dine ev sahipliği yapan Toledo’da; kilisenin yanı sıra, Endülüs döneminden kalma iki küçük cami ve bir sinagog da bulunuyordu.

Kentin en önemli yapıtlarından biri, Toledo Katedrali olup, İspanya’nın en büyük üçüncü katedralidir. Gotik mimarinin en güzel örneklerinden biri olarak biliniyor.

Fotoğraf çektiğimiz yerden bakınca; kentin bütün otantik, tarihi ve fiziksel yapısı ortaya çıkıyor. Alkazar ve katedral gibi devasa yapılar hemen dikkat çekiyor.

On altıncı yüzyıldaki görünümü, sanki sihirli bir sopayla dokunularak dondurulmuş gibi, tarihi ve otantik yapısı hiç değişmeden günümüze kadar gelmiş.


Bu çok özel yapı ve konumundan ötürü, kentin tamamı, UNESCO tarafından ”Dünya Kültür Mirası Listesi” ne eklenmiş.

İspanya ve Toledo’ nun tarihi ile ilgili sohbetimizle, zamanın nasıl geçtiğinin farkına varmamıştık. Bir anda, Toledo, bütün ihtişamıyla otobüsümüzün penceresinde belirivermişti. En iyi panoramik görüntü alabileceğimiz yerde, otobüsümüz durdu, indik ve fotoğraf makineleri çalışmaya başladı. Fotoğraf çektiğimiz yerden bakınca; kentin bütün otantik, tarihi ve fiziksel yapısı ortaya çıkıyor. Alkazar ve katedral gibi devasa yapılar hemen dikkat çekiyor.

On altıncı yüzyıldaki görünümü, sanki sihirli bir sopayla dokunularak dondurulmuş gibi, tarihi ve otantik yapısı hiç değişmeden günümüze kadar gelivermiş. Yedinci yüzyıldan kalma duvarlar ve Tajo nehriyle çevrili, nehirden 730 metre yüksekteki bir tepeye kurulmuş olan Toledo, tarihte, hep önemli bir kent olarak ortaya çıkmış.

Pek çok tur rehberi, Toledo gezisi öncesi şu cümleyi kurar diyor rehberimiz Demir bey, Eğer İspanya’da yalnız bir gününüz varsa ve bu bir günlük sürede, tüm İspanya’yı gördüm demek isterseniz, Toledo’yu mutlaka görmelisiniz.”

Rehberimizin bazı sokak ve alanlarındaki açıklamaları eşliğinde, doğal klima etkisi sağlayan ve düşmanların toplu olarak gelmesini engelleyen daracık sokaklardan yürümeye devam ediyoruz.

Daracık sokaklara bakan pencerelerdeki saksılarda yetiştirilmiş olan çiçeklere de gıpta ile baktığımı söylemeliyim.

Rehberimiz, Toledo’nun silah ve otantik kılıçlar yapımıyla ünlü olduğunu, hala, otantik bir kılıç fabrikasının olduğunu söyleyerek, bizleri bu fabrikaya götürüyor.

Başkentin Madrid’e taşınmasından sonra büyük ekonomik kayıplara uğrayan Toledo’ya, kayıplarını bir ölçüde karşılamak üzere Kral Felipe II tarafından kılıç fabrikası yaptırılıyor. Ünlü kılıç ustaları tarafından da ünlü savaşçılara ve şövalyelere el yapımı kılıçlar üretiliyor.

Fabrikadaki el yapımı kılıçları ve ustalarını tanıdıktan sonra ayrılıyoruz. Çıkışta, hediyelik eşya satan tezgahlarla ilgileniyoruz. Bazı arkadaşlar, Toledo hatırası olmak üzere, otantik ve minyatür kılıçlardan aldılar.

Ben, hediyelik eşya almak yerine, açık olan müzeleri tercih etmiştim. Toledo’daki katedral ve diğer kiliseler müze statüsünde olup, ücretli. Katedrali gezebilmek için ücret ödemiştim hediyelik eşya yerine.

Toledo Katedrali


Gotik mimarinin en güzel örneklerinden biri olan bu anıtsal yapı İspanya’nın en büyük üçüncü katedralidir.

Gotik tarzının önemli özelliği sivriliktir. Yaygın kubbeler yerine, dilimli kubbeler, yuvarlak kemerler yerine, sivri ve birbirini kesen kemerler kullanılmıştır.

Dini yapılarda aranan en önemli özellik ise büyüklük ve yücelik hissinin uyandırılmasıdır. Pencerelerin bol ve pencere camlarının renkli olmasının yanı sıra çatılardaki ok biçimindeki kuleler dikkati çeken diğer özelliklerdir.

Yapımına 1226 yılında başlanmış ve 226 yıl sonra bitirilebilmiştir. Katedralin içi Valasquez, Rubens, Goya ve El Greko’nun tablolarıyla süslenmişti.

Rehberimiz sayesinde, keyifli ve bilgilendirici bir gezi olmuştu Toledo turu.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder